Dilimde ağır bir türkü dolanır
Söylesem sözüm yanar
Sussam içim kor alev
Tutuşur içimde ziyan olmuş yıllar
Kime ne söylesem
Kime sussam
Suskun bir gül kokusu değer tenime
Buruk hüzünle eser içimin mahzenlerinde
Ruh ikizim olsa bu kadar dokunur
Aynı çarkta bilenir mi ki
Ayrı yerde tomurcuk veren iki can
Bir bedende buluşup
Belki de bir akşamüstü
Fikrime saklı ümitlerle
Günbatımlarının son vedasında
Ve sen
Derin bir sızının saplanışında
Ansızın geleceksin.
Mevsimine göre mi değişir tadında yaşamak ?
Bahçelerde kiraz çiçeği,
Nehirler yağmur seli olunca mı coşar
sevgiler de ?
Oysa bilirdik ki koşulsuz tek değer sevmekmiş.
Mevsimsiz, beklentisiz sarılmakmış da,
Takvimlere endekslidir kimi hayatlar !
Nefes almandaki süre
Attığın adımların sayısı
Mutluluk günleri
O yaprak yaprak akan
Zamanın içindedir
Bir hırçın sis gölgesinde akıyor zaman
Kendi ördüğümüz duvarlarla
Çelik bir zırha bürünmüş hayat
Uzaklardan el sallayarak bahara
Kuş seslerine
Börtü böceğe yasaklı yerlerden kulak kabartarak
Türkülerimiz...
Sesimiz, soluğumuz, gözümüz, kulağımız, avazımız,
Türkülerimiz...
Bir ucu yanık mektuptaki sevdanın sesi,
Gurbetle sılanın arasına sıra, sıra dizili mor dağları aşan turna kuşu.
Dillendikçe insana huzur veren en serin rüzgar.
Hep o turuncu akşamlarda büyürken gözbebeğim,
Serçe bir kuş çırpınır dururdu göğüs kafesimde.
Ah büyümek bilmeyen küçüğüm!
Gözlerin buğulanırken, insan bedeni küçülür mü ilk kış akşamlarına göçerken?
Göklerden inen sicime tutunur mu kirpikler?
Kimsesizliğin hırçın bir poyrazın omuzunda diner mi?
Bir gün olsun uğrama hüznüme
Buğulu gözler bahane arar
Bir Şiir
Bir söz de olsa yeter
Dokunma öyle uzaktan
İçim sağanakken
Bugünden yarına,boynu bükük umutlar
Kül rengi günlere muhtaçken;
Hangi cümle izah eder ki
Kifayetsiz duyguları…
Serçe kuş ürkekliğinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!