Hasretin kemiğe dayandığı bir anda
Gidiyorum ansızın
Yükü ağır bir yürek
Küçük bir valizle
Anıların soğuk kollarına atılıyorum
Sılamın ilk durağında
Yalancı baharlar gibi esme ruhumda
Yanık bir karanfil gibiyken ciğerim
Vakitsiz açan sardunyalara bile
kapatmışken penceremi
Gözlerindeki sağanağı indir toprağa
Başka güller derlesin gönül bahçen
Bir gün olsun uğrama hüznüme
Buğulu gözler bahane arar
Bir Şiir
Bir söz de olsa yeter
Dokunma öyle uzaktan
İçim sağanakken
Bugünden yarına,boynu bükük umutlar
Kül rengi günlere muhtaçken;
Hangi cümle izah eder ki
Kifayetsiz duyguları…
Serçe kuş ürkekliğinde
Ne güneşler battı toprağıma
Yılmadan uyandık !
Yılmadan ...
Göğsümüzde kara bulutlar çırpındı
Eğilmedik gülüm
Eğilmedik ...
Şu suskun günlere artık dur demeli
Cemrenin kanatlandığı zamanda
O güzelim ruhunu kuşanmışken bahar
Dalların tomurcuğu omuzladığı ýerden karşılamalı günü
Mevsim canlanmayı fısıldıyorken
Çağla bademin yeşerdiği yerde
Bazen yağmurla söyleşiriz
O söyler, ben ağlarım
Sağanak cümleler akar aramızda
Kimseler duymaz
Kimseler ıslanmaz
Biz hep böyle dertleşiriz yağmurla
Şehrimdeysen
Aynı havayı soluyorsak
Ve aynı denizin iyotuna banıyorsak iç yangınlarını
Söner elbet birgün
Bu sokaklar içimizde taş duvar olmaktan çıkar
Bahçelerde toza bulanık çocuk olurum elbet
Şiirlerin mısralarında
İçlice şarkıların
Melodisinde saklım
Tuallere sığmaz ki,
Bu özlemin resmi...
Sen gel...!
Bağrımda yanık ezgisi kalmışken türkülerin
Dumanı başımda tüterken mor dağların
Kekik kokusu solurken şehrin orta yerinde
Ne mümkün unutmak
Ne mümkün sevmekten vazgeçmek
Bir Sevda türküsü gibi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!