Uzak bir burca çekilmiş,
kayıtsızlık içinde yüzerim.
Üyelerim durulmaz, bilinci
terkederim. Ağrılarım ısrarlı,
gözlerim nemli, hiç'e ortak
olur, kendimi silerim.
Ah, bir akmayan zaman bağışlansa
ve tanısak uygulanmamış olanı,
daha dur, karşılanmamış doğayı,
nerde, söylenmeyen ve gizemini
kendi vareden, susup katılır çevre
bir gün için belki, duyulmayan
Bütün bu bilgiler, bugüne değin,
bize ne bunlardan, doğal akış
asıl dümen. Siz anlatın,
heyecanlı oluyor, ne kadar çok
öğrenirsem, o kadar çok bilmeden.
Yolda yürürken, bilgisize müsavi,
Çekiliyor damarlarımdan usum.
Bundan daha çıplak olamazdım.
Soğuk rüzgarlar sokulur kanıma,
kış basar; dışarı çıkamazdım.
Uzak sahillere açılan cinnet,
yağmadan mal kapıyor. Sesim
Sızdığın damarlar boş,
eldeki bilgi nahoş.
Tehlikede varlığım sürekli,
akan, duran; geriye dönüş...zor.
İlişmek bir sokağın köşesine
ya da geceye, umarsız kapıları
İşitmiyorsunuz, galiba işitmeyeceksiniz de.
Duysanızda yapmıyorsunuz, görünen yapmayacaksınız da.
Kurgulanan dünyada, gerçek bir yanılsama,
dil ağır bir yük, algı sımsıkı kapalı, yetersiz anlama.
Kimliksiz, tanımsız kurulmuş binanın kapıları
yalnız samimi ve masum hassasiyetlere
açılır, çileler ikliminde.
Zamansız ve zarif tereddütlerle öfkeli ve mukavim.
Güven açlığında boşluğun varlığı tekin kılan,
Ateşle dokunurdum yüzüne, ton dışı,
soluk ayrıntılar, bir ıslık kadar başıboş,
gezinirdi elimde, yanıyor bu avuç,
duyulmaz ikliminde; söylenmez bilirim,
kuşkusuz bir bildiğin vardır, madem
bu imkan verilmiş özüme, sorabilirim,
Aşkımın hırçın gölgesi düşer yere,
titrek, savunmasız, yitik özlemi nerde.
Tüller aralanır, soluk bir ışık sızar,
çırpınan yüreğim, herşey buraya kadar.
Dağlar, çiçekler uzak bir ülkedir artık.
Boşuna çabalama, kaçırdın fırsatları,
Aslında şekilsiz yanardı tarih,
bir biçim gözeterek; buharlaşan
zamanların yaşamışlıkları,
beraberce bir toplamı kurardı.
Ne acılar, yaralar ve sevinç,
aynı uzaklığa gider, gelirler.
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...