Sevgisiz dokunuşun bana bir faydası yok,
ama, canla sarılmanın, ufkunun ötesi yok.
Sevecen ruh, katıksız samimiyetin, doğasında
yeşerir, zihin bulanıklığında, değer, saflığını
yitirir. Zor seçimlerinde sağlık, davranışta yükselir.
Masum başlangıcın gözlerinden öp,
devinimsiz boşluk boğmasın diye.
Bütün bir gelecek avucunda yitsin,
kaybolan geçmişi beslesin diye.
Sen bu çevrimin dışında kal,
zaman ötesinde ara dostunu.
Uzak sebeplerle, birden kanım kıpırdar,
gün başlar, akışa dahil olurum. Tarihim,
kendini sorgular, yeni bir yol bulurum.
Bakarım ki sebebim havayı, tozu taşır,
zaman, vasfına böyle bakışır, sen
kendini benle düşün, tekrar et biteviye,
Bir nehir akar, hiç kimse diyarlarında,
dallarından kopmuşların sürüklendiği,
orda vardın, tam olana, sordu sana,
başka ne daha.
Yeter dedin, memnunum bu yalın
İşte dörtyol ağzı
artık geldiğin.
Seçeceğin; yazgın
olsa da sen aldırma.
Belki çok kırıldın
ya da umarsızsın.
Algı kasırgalarında ziyan olmuş hücrelerin,
tek tek bayrak kaldırır, bu yangın zaman dışı.
Pişman ve yalnız yuvasına döner. Yeni bir
çığlık el verse başka boyutları da görsek.
Burda sıkışıp kaldık artık kendimize dönsek.
Masal dinleyen çocuklar gibi hayretle, şaşırıp, gülsek.
Düşünceler ve kalabalıklar,
kim kime yön vermiş bugüne kadar.
Olsa da sürmüş mü, ya da artık iyi miyiz.
Kendi aklına o kadar tutkun ki herkes,
ya da kör bir hayranlık olur olmaza.
Hayatı kuran gizemli sevinç,
seni beni dağıtır, hem de üzer.
Güç, beğeni, nefret ezdikçe ezer.
Sıkıntı, eylem, coşkuyla bezdikçe bezer,
hınç, yasasıyla işler, meğer ki devran
böyle döner. Bu öyle bir kesinliktir ki,
Belleksiz bir zamanın çevreninde
kaybolduk, ölülerle yemin ettik,
biz buyduk, uçarı türkülerin
havasıyla yokolmuş, ben
diye bağıranla bir olduk.
Kimin gözleriydi onlar,
Ve bir sabah söz açılır
sizden nedense, tıka basa
doymuşsunuz kendinizle.
Kör bir ışık gibisiniz
bu evrende, içiniz ezik,
daha gününüz dolmamış.
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...