Aslında ne söyleseniz dinlerdim,
müthiş bir genişliğin hakimi,
aydınlanmış, aksini söyleseniz,
gülerdim, içim kıpır kıpır, yanmış.
Ne zor sana tahammül etmek,
susarım, aydınlanmış.
Küçük oyunların, küçük adamları,
bilmezler alt üst oluşun beyinde
damıtılan sınırsız tadını.
Gün içinde başlayıp, yiten,
sonsuz ilencin tavında biten.
Ah, ilmini öğrenirken tat, gizil
tehlikenin boyunduruğunu at.
Kırılgan ölümün hükmünde berat.
Çınlar yaygın kanılar, herkes
sözünden emin, ama sıkça
söylenir, yok öyle, hayat memat.
Önce bağlan, sonra derinleş
ve sahip çık, güzellik kalelerinden
böyle girilir. Tat cümbüşü kapıda,
yeter ki geleni karşıla. Ordan oraya
dolaşan gönül, ya kıştadır ya ayazda,
hiç beklenmedik zamanda. Sonra
Atak, yetenekli, yaratıcı ve acemi.
İnsanların ortalama dünyasından
geri döner, parçalar savrulur dörtbir
yana. Boğulur düşlerin bir vahşet
ortamında, geriye bir şiir kalır, soluk,
ışıksız bir zindanda. Belki de budur
Ortadan kaybolurum bir gün, sorardınız belki,
böyle biri var mıydı, olsa bile uyar mıydı.
Aykırı dalda açmış bir çiçeğim, gün de solan,
bir şarkının kollarında gezerdim, hava sıkışık
ve ben, yeryüzünde nefestim, gidilmemiş
yörelerden veri toplayan, dinleseniz daha
Serin bir sabaha terkettiğimiz
ölülerin çırpınmasıydı hayat.
O çıkamadı işin içinden,
ben başardım; üstüm başım kan.
Aynı cinnetin ateşlerinde yandık,
Daha çıkmadım yeryüzüne,
sıcak ilişkiler içindeyim.
Hiç böyle sevmedim,
kapalı bir hücredeyim.
Aranızda yer var mı bana..?
kalsam mı burda, dönsem mi geri..?
Bir başka dünyanın kaygısızlığında,
kayıp uzuvların tuhaf yankısı, can
kıymıklarından yükselir de, uygun
karşılıklar çevreninde bir boğuntuyu
çözer, yitilen iklimde bahar kokularıyla
dönen yaklaşılmamış özlemler, artık
Pırıltılı bir aydınlık doluyor gözlerime,
ve bütün uzuvlarım kısmetini alıyor; sanki
dingin denizlere karışan yağmur damlasıyım.
Rüzgarlar yön veriyor içime, yüksek yaylalardan
vadilere inerken usulcacık, o yalın sessizlik
dokunuyor yüzüme.
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...