Ah, görememek ne güzeldir ve kutsal,
canlılık bu güçle devam eder, önümüz
çukursa ne gam, aşacağız elbet tüm
engelleri, olursa. Birden yağan sağanak
neşemiz, yıkarız bendleri ve biri elimizden
sımsıkı tutar, atlarız uçuruma, böyle sürer
Hem ilk hem sonrasın,
nereye uzanır bilinmez
yasan. Damla damla
gelen fırtına, kırık bir
öyküde vahasın.
Geceyle doğan sessizlik,
başlayan can şöleni.
Açlık, gereksinme
ya da hiç.
Sessizlik şekiller
çizerken göğümüze,
Eğer söz taşıyamıyorsa anlamı,
yazılınca biraz da yitirmişsek yaşananı.
Bir yol bulmalı beyinden beyine ya da
gönülden gönüle. Gözler taşımalı yükü,
bütün anlam yüzümüzde ışımalı.
Kavrarım ruhum da
terkedecek, kalacağım
boş beden. Türküsüz
yanan meşale aydınlatmaz,
bu yol da bitmez, ulaşmaz.
Dağdan kopup gelen çığa boşver,
kendini çığ gibi bırakta zamana.
Aklın oyunlarında yitir ülkeni,
hayvanca itkilerini kuşan da,
bildiklerini unut, yeniden başla.
Kirli gökyüzü daha da kararsa,
Sanki hayatın ideal bir
formu varmış gibi.
Ne yapsan kötünün iyisi.
Taraf olmanı isterler,
bizimkisi doğru çözüm.
Bir yanda karşılıklı,
O anı hiç unutmayacağım, her zamankinden çok fazlaydı.
Uçurumdan yuvarlandım, ne öldüm ne kaldım.
Bu cesareti bana kim verdi, uzuvlarım tek tek pişmandı.
O anı hiç unutmayacağım, bütün yaşadıklarım sanki yalandı.
Güldüm, titredim, bana bakan gözler kordan bir andı.
Acılar, keder, hüzün
bunlar tattırır gerçek
dünyayı diyor eskiler.
Daha azına razı olmayın,
mutluluk talebinde ödün
Sen olmasan, ben de,
bu dünya, evren de.
Ipıssız tanrı derin
yalnızlığında, hiçbirşey
yaratılmamış daha,
yokluk da tanımsız.
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...