Yinelerim dudaklarından dökülen sözleri,
tekrarın mucizesi daha iyi yapar beni.
Beraberde söyleriz zamanla, bayındır
ülkemiz kurulur gibi. Öykülenir yaşamları,
şiirinde konusudurlar. Algılarım yerlere
dökülen hayatlarını.
Ve biz çözeriz
daha da karışırken.
Böylesi uygundur,
bilgisi verilmez,
uysanız belki olur.
Ama, sorarsanız,
Gece treniyle eve dönüyorum.
Yorgun yüzlerde boş bakışlar,
havada uçan ölü kuşları avlar;
kanatlarında acıları taşıyan.
Düşleri artık eve varmak içindir.
Karşılayan çocuklar mı eş midir...?
Perde perde açılıyor gece,
tül tül dağılıyor tenim.
Bu karanlıkta beklediğim,
kuşlar; kafamda ürettiğim.
Kanatları beyaz, burunları
siyah hızmalı. Yalan bütün
İçimden bir türkü tutturmuş,
tedirgin, solgun, epeyce yorgun.
Çaldığım kapılarda tuhaf çehreler,
ayrılık yüreğimde otağ kurmuş.
Birgün yuvaya dönerim umuduyla,
Biz sahilin yarattığı umman,
döneriz kör şafaklardan.
Garip sızısı başlangıcın
elimden tutan. Burdan
nereye gidilir, bütün
yönler kapalı.
Günler sözlerdir,
tek bir ağızdan
çıkar bütün şiirler
ve yağar üstüne
insanların hayat
acıyla, hüzünle,
Sana söyledikleri
gibi değil, gel kalsın
orada. Unut ne oldu,
için katılarak katıl oyuna,
reddet istekler yetersizse.
Sal kendini dip dalgalarının
Gecem ürpermeyle dolar.
Bir ses aranırım, bütün
duvarlar sağır.
.....Ararım yoksun.....
Sen misin özlemim,
yüreğim mi dile gelir.
Ben bir kent'de doğdum,
artık öyle değil, en çok orda
mutluydum. Şimdi karanlık
bir kuytu. Hangi sokağında,
nasıl öleceğim.? Gizli köşelerine
adanmış, gençliğim, yalnızlığım,
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...