küçük intiharlar sürgün vermeli,
kökünden budanmış asırlık ağaçların
kezzaba boyanmış taze kokulu filizlerinde.
derme-çatma mücadeleler sonrasının
ölü mevsimler gibi dört açmış gölgesinde.
küçük intiharlar sürgün vermeli
Her halde yeryüzünde hiç bir toplum, vatanına (kendi anladığı dilde de olsa) bizde olduğu kadar hizmet etmek için çırpınmaz (!) .
Şimdi öne alınan seçimler; milletvekili adaylık başvurusu hakkını elden kaçırmamak için yüksek bürokraside sıkışan takvimle beraber bir istifa depremi yaşatmaya başlayacak. Medyada bununla ilgili haberler sıralanmaya başlar önümüzdeki bir kaç gün içinde. Şimdi istifa depremi içinde kalmış, heyecandan yüzünde pembe güller tomurcuklanmaya başlamış bir eski bürokratı sağa-sola koştururken çevirip sorsak:
- İstifa ettiniz, niye?
- Milletvekili olacağım da Allah nasip ederse...
- Niçin milletvekili olmak istiyorsunuz?
Tefnut haber yollamış ülke insanlarına,
çocuklarım size gelecek, haberiniz olsun diye
ve eklemiş arkasından
aman,
sakın bir hazırlık yapmayın,
bir kaç gün kalıp dönecekler geriye.
gördüm sizi;
dünyanın en güzel gözlerini taşıyordunuz yüreklerinizde
ama öyle boynu bükük oturuyordunuz işte
kendi halinizde bile değildiniz
yarını beklemiyor, renkleri bilmiyordunuz.
gördüm sizi;
martılar, takalar,
martının gözleriyle bir garip sevişmede dalgalar.
rengi kara, kapkara bir deniz
haydi arkadaşlar birer kadeh daha içseydiniz.
bugünü beraber yiyip bitireceğiz,
böyle söz vermiştiniz.
“o dediğinizden bende de bulunur biraz.
isterseniz kollarım fırlatır atar yumruklarını
yerlerden kristallerinizi süpürürsünüz.
bir daha kendinizi rüyanızda bile zor görürsünüz.
yada ayaklarımdan kopar gider tekmelerim
arapsaçına dönüverir düşünce sisteminiz.
şimdi bütün limanlarda;
solgun bir sessizlik.
ıslıkla çaldığım
her türkünün nakaratında
bir sigara daha yakıyorum
sigara üstüne.
kulaklarına akıttığın kurşun
ve gözlerine çektiğin perde.
bugün belki istemediğini görmez
duymadıklarını da unutursun.
ama her ırmak bir denize,
yeter ki senin yüzün gülebilsin çocuğum
daha önemli ne olabilir ki bundan.
yeşili görüp tanıyabilmeli, sevmelisin.
kır çiçeklerini özgürce koklamak için.
uçurtmanı saldığın gökyüzü ihanet olmamalı
“sen değil misin her bahar dalına bin umut bağlayan
söyle o zaman,
her bahar dalı bir liman değil mi.”
böyle nokta koymuşsun
bir girdap gibi boğazıma düğümlenen mektuba.




-
Nur Tuna
-
Ertuğrul Söyünmez
-
Gülin Su
Tüm YorumlarNe kadar ben...ne kadar yürek...ne kadar yaşam dolu şiirlerinz...yüreğinize kaleminize hayran oldum şiir dostu...yaşanmışlığın her köşesinde duygularınız aksın bir ömür...selam ve saygımla
sen çok seviyorum Cevat çeştepe
şirlerinide
özledim seni geleceğim elini öpmeye
iyiki varsın hocam
...sevdiklerimizden ve okuduğumuz kitaplardan değildi uğradığımız ihanetler...duvarlarımızdaki yaralar sevgisi tutsak olanların ve düşüncesi korkakların ihanetlerinin izdüşümüydü...
....yaşam çizgisinin iki ucu arasında bir merdiven çıkar ya da ineriz...doğuma veya ölüme doğru..etrafımıza ördü ...