incecik dilimleniyorum.
limon sık üstüme, tuz at biraz.
unutma yağlamayı ama,
koy geniş bir tabağın kenarına.
kendi acım gözlerime kaçıyor.
ağlıyorum.
doğurmak niyetine.
ve ilk kahkahalarımla,
kanlar içinde.,
son yolculuğuma çıkmasaydım
eller üstünde.
iki kişi çıktılar sahneye, el ele.
sahne çok görkemliydi, salon da öyle.
dekorda; ustalık ve teknoloji çılgınca sevişiyordu.
çok önemli bir tragedyanın dünya prömiyerindeyiz.
dünyalar konuk edilecek; beklemedeyiz.
Renkler mi güneşten doğar,
Renkler mi doğurur güneşi.
Önce koyu gri, sonra açık siyah.
Pembe allıklı bir lacivert gelir ardından,
Sonra gözlerin gibi, masmavi...
yudumlayacak bir yudum hava yok.
göz önümde çizgisi çekilmiş bütün göller.
üstlerinde ne kadar renk varsa
hepsini birden silmişler.
yalnız gökyüzü kalmış direnen
sıfır altında buz tutmuş mavisiyle
günün, gülleri derme vakti
hep sabah gibi bir heyecan mıdır.
çayın deminin tüttüğü gibi bardaklarda.
ve emirgan daha donmaya başlamadan
terkedilecek yarınlarda...
bir deniz feneri gibi düşün beni.
bir deniz feneri gibi
gör gözlerimi.
karanlık denizlerde boğulan,
uzak bir aşk masalı gibi okuma.
öylesine sıcak tut
benim bütün günlerim şiir yazmakla geçiyor dostlar
bilinmedik dizeleri meze yapıyorum kendime
karşıma Sarayburnu oturunca, her akşam olduğunda
çilingir günlüğüme.
doklar,
hiç tanımadığım bir yeni yaşam gibiydi,
her akşam pencerende ışığını aramak.
seni; hiç görmediğim gözlerinden,
tutmadığım ellerinden tanımak.
sade ve köpüksüz kahve falları mı söyleyecekti yarınları
bugün hava çok soğuk
hani eli elinize değdiği zaman sevdiğinizin
“canım sen çok üşümüşsün” der ve yüreği acır ya birden
işte tam o cinsten.
bulutlar dersen kurşun gri
maviyi kapatmayacak yürek arıyorum, biraz deli




-
Nur Tuna
-
Ertuğrul Söyünmez
-
Gülin Su
Tüm YorumlarNe kadar ben...ne kadar yürek...ne kadar yaşam dolu şiirlerinz...yüreğinize kaleminize hayran oldum şiir dostu...yaşanmışlığın her köşesinde duygularınız aksın bir ömür...selam ve saygımla
sen çok seviyorum Cevat çeştepe
şirlerinide
özledim seni geleceğim elini öpmeye
iyiki varsın hocam
...sevdiklerimizden ve okuduğumuz kitaplardan değildi uğradığımız ihanetler...duvarlarımızdaki yaralar sevgisi tutsak olanların ve düşüncesi korkakların ihanetlerinin izdüşümüydü...
....yaşam çizgisinin iki ucu arasında bir merdiven çıkar ya da ineriz...doğuma veya ölüme doğru..etrafımıza ördü ...