Cevat Çeştepe Şiirleri - Şair Cevat Çeştepe

Cevat Çeştepe

de Ki; ayak izlerimizi
yosun yeşili
çakıl taşlarının arasına sakladık.
de ki;
yürek izlerimizi;
adım adım İstanbul denizinde ıslattık.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

gözüm bardağa dökülen demli sabah çayında
kulağım radyoda çalan bildik o eski şarkıda
sabah ya işte gene bulaştım nihavent havalara.
“o siyah gözlerini bir daha olsun göreyim”
böyle oluyorum işte uykusuz gecelerin sabahında.
bir görebilsem.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

suya sabuna dokunmayacak bu yazdıklarım.
hiç kimse çekmesin ayaklarını, uzattığı yerden.
nereden görünüyorsa en güzel doğuşu güneşin, oradan izlesin.
ben şimdi üstüme karanlık bulutlardan yorgan yapıp
gün batımının hayallere daldığı saatler olacağım.
rüzgarın sesini birazdan bir daha açmamak üzere kapatacağım.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

Öyle 20 sene önce atılmış temellerin inşaatını bugün biz bitirdik havasıyla kürsülerde esip gürlemek değildir bu. Öyle kurs açılışlarında partili fanatiklerinin dışında “dünya gözüyle bir başbakan görelim” meraklılarının karşısında aldığınız eğitimin hatiplik tarafını iyi kullanarak atıp tutmak da değildir bu. Bu Cumhuriyet tarihinin en büyük kitle hareketidir. Şimdi dersimiz bu diye sizleri ortaya davet edenler ise hangi elbise içinde olurlarsa olsunlar bunun adı demokrasidir işte. Ve ne kadar saklarsanız saklayın değiştirmeye çalıştığınız yaşam biçimine karşı gösterilen bir başka karşı duruştur.

Şimdi hükümetin ve başbakanın sert yanıtlarından, askere karşı dik duruşlarından söz ediliyor. Hangi sert yanıtmış bu: Cemil Çiçek bey “genelkurmayın bu beyanatının hükümete yönelik olduğunu algıladık ”demesi mi? Bravo yani, herhalde beni kastetmedi o beyanatı ile Genelkurmay. Hangi dik duruşuymuş başbakanın, “süreç aynen devam edecektir” demesi mi? Bunun adı dik duruş değil, halkın söylediğinden bir şey anlamamak demektir. Brüksel dışında nereden alkış alacak halka rağmen sürecin aynen bu inatlaşma ve kendi demokrasi anlayışına göre devam etmesi. Görmüyor mu meydanları, sokakları, Başbakan gelse de bizde alkışlasak bu dik duruşunu demek için mi toplanıyor milyonlarca kişi oralarda.

Eğer yeniden tanımını yapmaya çalıştığınız laiklik gibi demokrasiye de bu aralarda yeni bir anlam zenginliği katmamışsanız o zaman kafa kafaya verip kapalı kapılar ardında, kim bilir ne pazarlıklarla ortaya sürdüğünüz isim, önünüzdeki tereyağından kıl çeker gibi seçilemedi diye demokrasi elden gidiyor feryatları ile ağlamak boşuna ve anlamsızdır . Demokrasi budur işte. Çoğunluk çıkmış meydanlara ve söyleyeceği ne varsa söylüyor. Neden gocunuyorsunuz. Hodri meydan deniyor size, hadi buyurun bakalım. Bırakın dik durmayı, sert yanıtları filan, öyle efelenmeler, ananı da al git demeler, askerlik yan gelip yatma yeri değildir demeler, bindirilmiş kıtalar tarafından yanıtlanıyor işte.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

Bugün 23 Nisan … Çocuklarımız bugün; ülkemizin neredeyse bütün meydanlarında, stadyumlarında rengarenk, cıvıltılı, mevsime yaraşır görüntüler içinde, şarkılar- türküler eşliğinde ve kol kola oyunlar oynayacak, danslar edecek. Anne-babalar da bu keyif dolu manzarayı izlerken mutluluk gözyaşlarını saklı mendillerine silecekler ve anlık bir gururun, umut yanını hiç hesaba katmadan gözlerinin önünde oynayan, dans eden, şarkılar-türküler söyleyen çocuklarına oturdukları yerden eşlik edecekler, tempo tutacaklar ve alkışlayacaklar.

Daha sonra terleri kurumayan çocuklarımızı alacağız, onları cumhurbaşkanlığı, meclis başkanlığı, başbakanlık gibi önemli koltuklara bir anlık misafirliğe götüreceğiz. Ellerindeki öğretmenleri tarafından yazılıp tutuşturulan kağıtta yazılanları okudukları anda alkışlayacağız ve kameralara o makamların şu andaki sahipleri ile birlikte verdikleri pozları izleyeceğiz ve son olarak ta işte bugünün çocukları, yarının gençleri ve öbür günün büyükleri diyeceğiz. Ve yarınlar için karamsarlığa kapılmamamız gerektiğini çocuklarımızın gözlerinin içine bakarak söyleyeceğiz, biraz daha rahatlayacağız.

Şimdi 2007 yılındayız. Şöyle bir geriye dönüp bakacak olursak mesela 1990 yılındaki benzer törenlerdeki çocuklarımızın, bugün ellerindeki kör bıçaklarla kendileri gibi düşünmeyenlerin boğazlarını kesen, enseye kurşun sıkarak düşünce karartan çocuklarımız olduklarını, o günler için yarınlardan benzer gurur ve beklentilerimiz içinde yer aldıklarını görürüz. Biraz daha öncelere gidip 60’lı yılların 23 Nisan törenlerine bakarsak durum gene aynıdır, o günkü çocuklar, bugün koltuklarını bir an içinde olsa 2007 çocuklarına bırakanlar değil mi?

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

Dünün, bugünün ve yarınların bütün annelerinin,
Yani sizin, tek-tek kapılarınızı çalsam bu sabah, herbirinizin.
Hava bir bahar sabahından çok daha sıcak olsa...

Kapıyı siz açsanız, hoşgeldin diyerek beni, içeri buyur etseniz.
Elimdeki bir demet kır çiçeğini sunarak size, ilişsem bir köşesine koltuğunuzun.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

İki küçük çocuk konuşuyorlardı bu sabaha karşı bir yerlerde, belki daha gün doğmadan çok önce. Bir sahilde kumlar üzerinde. Yada köşebaşı duvarlarının gizli yanlarında, belki de bir çatı katının penceresi dibinde. İki geminin aynı palamarla bağlı olduğu bir limanda da olabilir. Tam anımsamıyorum. İki küçük çocuk; daha doğrusu konuşmuyor fısıldaşıyorlardı kendi aralarında.

İki küçük çocuk kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. Biri elinde topladığı kır çiçeklerinin kokusunu diğerinin yüzüne doğru gülümseyerek rengarenk üflerken, diğeri de gökyüzünden topladığı ve avucunda sakladığı yıldızları karşısındakinin düşlerine serpiştiriyordu.

İki küçük çocuk kendi aralarında; oyunlar da oynuyorlardı.. Kumdan kaleler, heykelcikler yapıyorlar, heykelcikleri kendilerine benzetiyorlardı. Nehirler, denizler yapıyorlardı. Nehirlerin bulanık suları, denizlere akıyordu.
İki küçük çocuk kendi aralarında; birbirlerini göremedikleri zaman içlerindeki kıpırtılarının adının özlem olduğunu söylüyorlardı. Beklemelerinde öyle….

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

bir beyaz tüy uçar gider Venüs'e
uzaktan Sibelius ince ay ayarındadır kemanın
bir beyaz tüy uçar gider Merkür'den
ince ayarlanmış bir kemanın sesinden.
zümrütler nasıl parlar bir bilseniz
gözleri ışıldar ay ışığının

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

ister misin, seninle bu boş vaktimizde,
bulutlardan insan resmi yapmaca oynayalım.
mum ışığımızda ısınırken elleri,
öfkeli akrebimiz ve heyecanlı yelkovanımızın.
batan güneşin kızılına boyansın tuvalimiz.
ister misin, ama başkası yok, sadece ikimiz.

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

'Hrant Dink'e saygıyla'

ne güzel biliyoruz;
beyinlerinin kıvrımları
bizimkine benzemeyenleri
sokak ortalarında vurup öldürmeyi.

Devamını Oku