arenalarda, kılıçlarından kan damlayan pikador ları sevmiyorum
canım daha çok acıyor, kılıca bulaşan kandaki alyuvarlardan.
birazdan saksıdaki çiçeklerine su verecek kadını çok seviyorum.
uzatıp elini taze su gibi, pembe boyalı balkon kapısı aralığından.
o zaman daha çok büyüyor yüreğim, toprağın bereketinden.
parmaklarımın arasında son sigara
ciğerim çekiyor, bende suç yok.
inan canım şimdi dört yanım grizu
derin çizgilerimde kömür karası
kömür karası gözlerin geliyor aklıma /
grizu dört yanımda birden patlayınca
şimdi; ıssız ölüm, boş çerçeve
bir dahaki sefere gülüm, bir dahaki sefere
yüreklerde yeniden açar kan çiçekleri elbette.
ne yazık ki, ahhh ne yazık ki
saçlarına bir kere bile değemeden elimi
en ağır işkencelerle
bu kadar erken başlamamalısınız güne
yüzünüz suya biraz daha hasret kalmalı
yastığa düşmüş saçınızın üç-beş telinde
yalnızlık bu kadar erken yaşanmamalı
güne bu kadar erken başlamamalısınız
sen durabilir misin önünde bu selin.
ördüğün duvarlar durabilir mi.
bugün burada isek yarın kollarındayız güneşin.
içindeyiz yani, hiç olmadığınız kadar hiçbirinizin
halaya duracağız çığlıklarımızla.
sanma ki bir kavganın sonrasındayız
“orta çağların veba salgınında değiliz,
mazgal deliklerine saklanmıyor yüzlerimiz“.
alafranga taralı saçlarını şöyle at bir arkaya,
güzel yüzünü, hemen şimdi çevir bana.
bir uzun hasret sonu gibi öpeceksin dudaklarımdan
babamın vardı 'halis serkisof' köstekli,
şimendifer marka
geçmiş tarihli,
doğrusu güzel saatti.
dakikasını şaşırmazdı,
günü geldi, yitti, gitti, babam gibi.
şansınız bol olsun demiştim o çocuklara
gökyüzü avuçlarına düşmeden hemen önce
denizler sahillere nikah kıymışlardı o gece
ormanların bütün ağaçları el ele halay çekmiş
sadece bir kenarda gelincikler ağlamıştı nedense
kim bilir akıllarına neler, neler geldiyse …
ne kadar çok üzülecek
moda iskelesi bu duruma
ilk fırsatta söyleyeceğim
artık unutulduğunu, kulağına …
bir cadde- i kebir,
şirket- i Hayriye kadar bile
hep akşam karanlığımıdır, balık sırtı, gün dönümü.
ne en başında olmak yokuşun
ne bir hazan gibi düşünmek ölümü.
başka gözyaşlarından mı anlaşılır ancak
yaşanmış sevdalara ait sararmış yaprak dökümü.




-
Nur Tuna
-
Ertuğrul Söyünmez
-
Gülin Su
Tüm YorumlarNe kadar ben...ne kadar yürek...ne kadar yaşam dolu şiirlerinz...yüreğinize kaleminize hayran oldum şiir dostu...yaşanmışlığın her köşesinde duygularınız aksın bir ömür...selam ve saygımla
sen çok seviyorum Cevat çeştepe
şirlerinide
özledim seni geleceğim elini öpmeye
iyiki varsın hocam
...sevdiklerimizden ve okuduğumuz kitaplardan değildi uğradığımız ihanetler...duvarlarımızdaki yaralar sevgisi tutsak olanların ve düşüncesi korkakların ihanetlerinin izdüşümüydü...
....yaşam çizgisinin iki ucu arasında bir merdiven çıkar ya da ineriz...doğuma veya ölüme doğru..etrafımıza ördü ...