ayaklarımı denize sokuyorum,
ellerimde buhar tütüyor.
dört yanından mahmuz yemiş bir zincir,
yüreğimde mayına basıyor.
adı özlem mi, yoksa yazılmamış gibi,
ilk hecesinde mi saklı isminin
umarım;
doğru yer ve doğru zamanda
yakılmıştır ateşlerimiz.
boşa gitmemeli ;
biz mum gibi yanıp erirken,
kör karanlıklara düşen renklerimiz.
daha bir yaprak bile düşmemişken takvimden.
hiç bu kadar sıcak olmuş muydu ellerin senin.
oysa çok iyi bilirim ki ben,
sen adımı yazardın hep
buz tutmuş pencerelere.
Bütün güzel insanlar;
idam mangaları kursun
Kurşuna dizsinler tüm çirkinleri.
Böylece onlarda çirkin insanlar olsun
Bende karışıp aralarına
Gideyim gideceğim yere.
bugün pazartesi, bugün Salı, Çarşamba, Perşembe
yine saçlarını okşayacağım ellerimle
en sevdiğin şarkıların eşliğinde.
bak karanfiller bile çoktan açtı gözlerini
başladılar yazmaya senin için en güzel şarkı sözlerini.
haydi tut yüreğimi sende.
şiddetin ölçüsü, ayarı bozuk
kantar üstünde.
dört koldan sarılmış, bir yürek sıkıntısı.
sallandığı salıncaktan düşer bir çocuk
dizine saplanır, bin çakıl taşı.
ışığı yakalanmamış yıldızlardan gelir
uzun bir geceydim, karanlıklarım kan kokulu
süzülüp geliyordum.
karanlıklar içinden ışıklara doğru.
çığlıklar duyuyordum,
yaşamın her soluğunu benimle paylaşacak onlardı.
ben sadece ağlıyordum.
Tutukevimdeki tüm tutuklular!
Hanginiz bulaştırdı gümüş tozunu,
Deniz kızlarının yüzgeçlerine.
Şimdi doğmayacak yakamozlarında
Hırçın dalgaların
Hayal kurma saatlerim;
Günlük özgürlüklerimin
ihtiyaç molasıdır.
Kimi bir tren penceresinde
dayalıdır alnım,
Kayıtlara girmeyecek rotalarda
intikam değil bu akın,
oluk dolusu
saflık ayarı bozulmamış
bir tutkudur.
seyyar bir tezgahta
tanıksız,




-
Nur Tuna
-
Ertuğrul Söyünmez
-
Gülin Su
Tüm YorumlarNe kadar ben...ne kadar yürek...ne kadar yaşam dolu şiirlerinz...yüreğinize kaleminize hayran oldum şiir dostu...yaşanmışlığın her köşesinde duygularınız aksın bir ömür...selam ve saygımla
sen çok seviyorum Cevat çeştepe
şirlerinide
özledim seni geleceğim elini öpmeye
iyiki varsın hocam
...sevdiklerimizden ve okuduğumuz kitaplardan değildi uğradığımız ihanetler...duvarlarımızdaki yaralar sevgisi tutsak olanların ve düşüncesi korkakların ihanetlerinin izdüşümüydü...
....yaşam çizgisinin iki ucu arasında bir merdiven çıkar ya da ineriz...doğuma veya ölüme doğru..etrafımıza ördü ...