Cevat Çeştepe Şiirleri - Şair Cevat Çeştepe

Cevat Çeştepe

/Bu zarfı açacaksın ve içinden bir sevgili çıkacak, hiç şaşırmayacaksın/
Böyle demiş işte ağzındaki zarfı pencere önüne bırakıp ve kanatlarını açıp
havalanmadan önce, bir ispinoz kuşu.

*

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

“ah uyan ah sevdiğim uyan, şimdi horozlar öter”

* * *

dökülen tüyleri yerde bırakmadan

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

dünde kalmasaydı yada yarın bu kadar uzak olmasaydı.
doğum günün günlerden bugün olsaydı mesela
ben şiirlerimden ince bir buket yapıp sana
senden aldığım ışığı yerleştirseydim arasına
beraber okusaydık, beraber koklasaydık
yürüdüğümüz yollar boyunca

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

hiç kanadına renk vurmamış kuş olur mu.
ya gölgesi ışığa yakalanmamış bir çiçek.
yağına ter karışmamış çark ne kadar döner
ve ne kadar büyür başak.
yağmur yağmazsa…

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

gün gelir sevgilim.,
birbirine eğreti dikişlerle tutturulmuşsa eğer.., gökyüzü ve denizler
gün gelir kıyamet tarafından hafif bir yel eser., patlar ufuktaki çizgiler…
baharsız polenler gibi derinlerde kaybolurken., bütün masmavi düşler.,
boğulmuş ağıtlar çıkar su yüzüne.,
gözyaşı olup akmak için yamaçlardan…

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

önce güneş açmalı herkesin içinde
bütün çiçekler güneş gibi kokmalı
karanlıklar aydınlıklardan korkmalı
kaçıp kaybolmalı.

sonra güneş taşmalı herkesin içinden

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

/fakirhane avazından sayalım perişanlığı, Latin varoşlarında
kendi rüzgarından savrulsun yaprakları, etekleri havada
masum ve rahibe bekaretinde bir canhıraş çığlık,
dolasın tek bacağını, çaresizliğin omuz başına./

haydi …., şimdi tango! …..

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

korkuyorum!
hiç bir çocuk doğmayacak
bu ağustosta.
yaz soğuk ve alabildiğine
yağışlı geçecek.
matinelerin koltukları boş,

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

dört çivisinden üç tanesi düşmüş
bir şehir tabelasının tam altında oturuyorum.
onunla neler yaşadığımı, yüzüne karşı söyleyince
bu tabela düşüp beynimi parçalayacak,
çok iyi biliyorum …

Devamını Oku
Cevat Çeştepe

adres kağıdı elimdeydi
ve mürekkebi esintili bir yıldız gecesi gibi parlıyordu.
gökyüzü bulutsuz
sırtımdaki gömleğin ismi yalçın kayalarda yazıyordu.

nereden biliyorum sanki ezbere ben bu şehri değil mi.

Devamını Oku