boşalmış kadeh gibi değil,
benzemesin yarısı içilmiş sigara paketine
yıllanmış şarap tadında kalsın, içime çektiğim her nefesimde.
ister misin şimdi, istemeden elim dokunsun
tam aramıza yerleşmiş, taze açmış gül cenneti vazoya
(gördüğünü, bildiğini, hissettiğini anlatmak kadar,
yaşadığını yazmak ya da yazamamak…)
.....
/öyle duygular vardır ki canımın içi,
Poseidon, büyüdüm, büyüdüm ben
alnımda, gözlerimde, burnumda binlerce şampanya şişesi patlıyor,
bekle denize iniyorum, denize indiriliyorum ben….
* * *
/beyin şarjörümün boşaldığı, dilimin tutukluk yaptığı günlerde/
….,yüreğimin meydanlarında çarpışmalar şiddetle devam ederken
ve inançla taşıdığım her bayrak, elimden birer-birer yere düşerken
sözlerim., gözlerimden yağmur olup boşalıyor, susuyordum…,
/Bitmemiş romanın kahramanı gibi, saçı sakalına karışmış bir yaşlı adam
çıkıp sayfaların arasından, yorgun ve ağır adımlarıyla yürümeye başladı bana doğru. Temelinden söktüğü odasının duvarlarını, bir pankart gibi elinde taşıyordu. Tam önümden geçerken durdu. Ve pankartın ön yüzünde yazılanları okumamı ister gibi gözlerimin içine baktı…./
*
odamın duvarlarına en sarhoş harflerimle ismini yazıyorum
bu şehir, bu kadar karmaşık olmak zorunda mı
yaprakları zamansız dökülmüş dut ağaçları gibi
ne kadar sevda varsa terk etmiş kaldırımları da
ayak izleri kimsesiz ve ezilmiş, birer leke sanki
tanıdığım her kuşun kanadında saklı, kuşbakışı gözlerimle arıyorum
yağmurlarım olup yağsan, saçlarımı ıslatsan önce, sonra iliklerime kadar
limanına sığınsam….
gecemin fırtınası olsan, yıldızların dalgalansa, yeniden ölünceye kadar
dizlerinde uyusam….
.
parmaklarımın kırık sazlarıyla ancak bu kadar seslenebiliyorum sana
/uzakta dilek ağacı, altında kuyruklu yıldız, mekan dolunay vakti …./
önce yağmur damlalarını, sonra yıldızları seyrederken
sırt üstü yattığımız yerden ve gökyüzündeki pencereden ….
şömine ateşinden savrulan kıvılcımlar, dansa davet ederken notaları
- sistemimde bütün değerlerin sıfırlandığı o gün...
bu gece, bütün yalnızlıklarımın üstüne adresini yazdım
hepsi katar-katar kanatlanıp, sana doğru uçtular bile.
baş başa kalabilmem için seninle, var mıydı başka çare
canımın içi.., varsa hadi sen söyle…
yeter artık bundan böyle ağaçları sallamayalım, gökten elma düşmesin
yerçekimi ne demektir ve ne işe yarar, ezberledik nasılsa
yeni dersimiz, bulutlardan yağmur ve karanfili beraber yağdırmak olsun
hiçbir bomba su damlasına ve karanfile, benzemez nasılsa…
* *




-
Nur Tuna
-
Ertuğrul Söyünmez
-
Gülin Su
Tüm YorumlarNe kadar ben...ne kadar yürek...ne kadar yaşam dolu şiirlerinz...yüreğinize kaleminize hayran oldum şiir dostu...yaşanmışlığın her köşesinde duygularınız aksın bir ömür...selam ve saygımla
sen çok seviyorum Cevat çeştepe
şirlerinide
özledim seni geleceğim elini öpmeye
iyiki varsın hocam
...sevdiklerimizden ve okuduğumuz kitaplardan değildi uğradığımız ihanetler...duvarlarımızdaki yaralar sevgisi tutsak olanların ve düşüncesi korkakların ihanetlerinin izdüşümüydü...
....yaşam çizgisinin iki ucu arasında bir merdiven çıkar ya da ineriz...doğuma veya ölüme doğru..etrafımıza ördü ...