Sen benim söyleyemediklerimi bir bilsen,
İnan hiç düşünmez koşardın,
Halimi görsen,
Cennet öylesine yakın ki,
Bir kez sevdiğini desen,
Ah be sevgili,
Benim için üzülme,
İlla üzüleceksen bana ettiklerin için üzül.
Seni sevdiğim için üzülme,
İlla üzüleceksen senden çektiklerim için üzül.
Benim için yollara düşme,
İlla geleceksen aşkın yolunu takip et.
Dağların maralı, gönlümün ürkek bakışlı ceylanı,
Ben avcı, sen peşinde koştuğum av mısın?
Ey gönlüm, ey ok elinde dağ taş gezen, tanıyamadığım yabancı,
Söyle şimdi, tam kalbinden vurulmuş yerde yatan sen misin?
Ey sevdalı yüreğim, aşk elinden sarardın, soldun,
Demek sonunda gittin ha.
Bir haber bile vermeden,
Hiçbir şey söylemeden,
Kimseye mihnet etmeden,
Ansızın bir hayale karışıp,
Çekip gittin öyle mi?
Yoksun ya, ben konuşmak istemiyorum kimseyle.
En sevdiğim şey, yazmak bile zulüm sanki bana.
Öylece kanepende gözüm, sanki şimdi çıkacaksın,
Kalkın çocuklar yoruldum, orası benim diyeceksin,
Gözüm kapıda, yorgun argın içeri girmeni bekliyorum.
Beni en çok gözlerin yakıyordu,
Sana ise en çok şiir yakışıyordu...
Ben bu sebepten gözlerinden kaçıyordum.
Ve aynı sebepten sana hep şiir yazıyordum...
Beni en çok hasretin acıtıyordu.
İyi günde kötü günde birlikteyiz dediğinde,
Kaderimiz bir sanmıştım,
Oysa benim iyi,
Senin kötü gününde görüşmekmiş sadece kastın.
Ne diyeyim sende haklısın,
Sadece ben inanmak istediğime inandım.
Hatırlar mısın;
Bir gün bir sahilde,
Kuş uçmaz,
Kervan geçmez bir yerde,
Çıkmıştın ansızın karşıma.
Çölde bulunan serap gibi,
Hayat böyle bir şeydi işte,
Vaktiyle,
Dünyayı versem yetmez dediğine,
Gün gelip,
Selam dahi vermeye değmez diyorsun,
Bir zamanlar tüm kalbinle sevdim dediğine,
Ellerimde ellerin, nefesimde nefesin,
Yanımdasın ya sevgili,
Bu gönül dünyaları neylesin,
Hayat durmuş, saatler susmuş,
Kalbim atmayı unutmuş,
Bu ne saadet sevgili,
duygularımızı tercüme etmişsiniz şairim