Grisi olmaz aşkın,
Arama sevgili boşuna,
Aşkın kanunu budur zaten,
Gitmese de hoşuna,
Ya siyahtır,
Ya da alabildiğine beyaz,
Ey gönlüm;
Acın da sevdan da bil ki yalan.
Tek bir gerçek gizli,
Yüreğinde var olan,
Senden öte,
Candan öte bir yerde saklı kalan.
Sahi neydi ölüm...
Toprağın altında yatmak mı,
Yoksa üstünde kalmak mı?
Canı bedende saklamak mı,
Yoksa özgür bırakmak mı?
Ya da yaşamak neydi...
Önce doğup büyüdüğün yer,
Sana yabancılaşacak,
Oturduğun mahalleyi bile tanımayacaksın.
Caddeler, sokaklar,
Kendi evin dahi başkalaşacak,
En iyi bildiğin yollarda bile kaybolacaksın.
Aşkta terk etmek olmaz.
Ya yüreğin onda kalır,
Yaşayamazsınız.
Ya da o yüreğinde kalır,
Taşıyamazsınız.
Anlarsın ki;
Aslında yoktur farkı kimseden.
İki göz bir yüz,
Bir bakış bir gülüş
Budur hepsi,
Seni ona aşık eden.
Zamanla zamandan soyunup,
Yollara koyuldu ömrüm.
Doğan güneşi görüp,
Batan güneşe aldandı ömrüm.
Gün geldi gerçeği yalan,
Yalanı gerçek sandı ömrüm.
Aynalar da yalancıymış...
Baktığım başkası ben başkaymışım.
Gözler de yalancıymış...
Gördüğüm başkası sen başkaymışsın.
Ayrıldık çünkü ben onu değil,
Ondaki beni,
Gönlünde ki yerimi sevmiştim.
Lakin gördüm ki,
Onda benden eser kalmamış.
Benim sandığım o yeri ise,
Aklımda, akla hayale sığmaz düşünceler,
Kendimi kışkırtıyorum sürekli, azmettirmekten suçluyum.
Bir beden, elimde oyuncak olmuş.
Her defasında fikrine girerek kapına sürüklüyorum.
duygularımızı tercüme etmişsiniz şairim