Sen yorulmak nedir bilir misin?
Ama öyle omuzlarındaki yükten değil,
Kalbin sana ağır geldiğinden...
Öyle, yoğun çalışmaktan filan değil,
Çok ama çok sevmekten...
Bu zaman başka zaman, aşk dediğin para pul…
Kalmadı öyle sevdanın peşine koşup gelecek bir kul,
Yüzyıllar öncesinde sevseydin eğer, bulunurdu belki orta bir yol.
Lakin bu zamanda dünya malı, maalesef ki sevdadan çok daha makbul…
Ey gönül;
Sevmek yürek işidir,
Yani bizdendir.
Sevilmek ise nasiptir,
Yani Hak'tandır.
O halde biz,
Sevmem demeyeceksin,
Yaz bir kenara,
Gün gelecek seveceksin.
Ya o hala yanındayken,
Ya da çok ama çok uzağındayken.
Senin de yüreğin kuş gibi kanat çırpacak.
Sevmemeni anlıyorum da,
Bu kadar sevilmenin de gereği yoktu bence...
Sevmesem pişman olurdum.
Sevdim perişan oldum.
Hiç bir şey yapmasam,
Onunla dost kalırdım.
Şimdi tamamen ayrı kaldım.
Her ne yaptı isem,
Gözlerini çek üzerimden sevgili, şeytan dolduruyor,
Bakışların kurşun olup, beni yüreğimden vuruyor...
Doğrultma gözlerini sevgili bana bir şeyler oluyor,
Kalbim önce hızla çarpıp, ardından bir anda duruyor...
***
Bana öyle bakma sevgili, tutuluyor kaçamıyorum,
Ey oğul,
Gözlerindeki hüznü silmeye geldim.
Seninle birlikte gülmeye,
Tek bir buseni yarama,
İlaç niyetine sürmeye geldim.
Ey oğul,
Öyle kanamış ki yüreğimizdeki yaramız,
Şifa bulmayı umarken,
Ummadığımıza şifa olmuşuz.
İstemeye istemeye candan olurken,
Başka canlarda hayat bulmuşuz.
Sevene ölüm neymiş ki!...
Bir şiiri kalbine değil de, kâğıda yazmalıymış insan,
Günü gelince yok etmeyi bilmeli, yırtıp atmaya gücü yetmeli,
Yok, kâğıda değil de, kalbine yazarsa bir insan,
Her mısrasını acıtsa da, an be an yaşıyor inan.
Sonra ne silebiliyor, ne buruşturup atabiliyor,
Ne uyanık kalabiliyor, ne uykuya dalabiliyor,
duygularımızı tercüme etmişsiniz şairim