Ey kokusunu gülden alan sevgili,
Böylesine bir güzellik, sana reva mıdır?
Tek bir bakışıyla aklımı başımdan alan sevgili,
Bunca cefa, bunca çile, şu mecnuna reva mıdır?
Ey canımın sahibi, gönlümün güneşi olan sevgili,
Rüzgâr seni fısıldıyor yine kulağıma,
Dilime yapışmış adın,
Başka bir kelime düşmüyor dudağıma,
Pınar olup yüreğime akan gözyaşım,
Sığmayıp taşıyor damla damla yanağıma.
Bu gece de hasret var, söyle nerdesin yar.
Bugün sabah olmak bilmiyor.
Güneş doğmakta naz ediyor.
Oysa son şafağım birkaç saate bitecek,
Kalem son çizgisini, ajandama çekecek.
Sevdam beni muhtemel ki yolda bekliyor,
Ey gönlüm,
Elinden gelmeden gönlünden gidiyorsa,
Sana sadece sabretmek düşer.
Elinde olmadan gönlünde oluyorsa,
Sana yine sabretmek düşer.
Gönlüne tutunanı dilinden düşürmek,
Aşka düştüm diyorsan,
Sabretmeyi bileceksin,
Seven olmakta ne var,
Sen sevilen olmayı öğreneceksin,
Gönül vermek değil,
Asıl gönül alabilmektir olay.
Gücün, kuvvetin zerre hükmü yok imiş.
Cihana sultan olsan,
Yazılana karşı boynun kıldan ince imiş.
Sen güzellikten sanırsın ama,
Gerçekte kul kaderini yaşarmış.
Bu yüzden çektiklerim ne senden,
Senden ayrı durduğuma sakın aldanma,
Biliyorum ki yaklaşırsam, uzaklaşırsın.
Artık neden sevmiyor diye kimseye sorma,
Sevdiğimi söylersem emin ol ki gidersin.
Ve eğer sen de gidersen sevgili,
Ben yaşayamam.
Aklıma uymayan kalbimdi,
Kalbime küstüm.
Gülmek yerine ağlayan gözlerimdi,
Gözlerime küstüm.
Dokunmaktan vazgeçmeyen ellerimdi,
Ellerime küstüm.
Ne zaman gitmek istesen tutardım.
Aramızda ki engelleri kaldırıp atardım.
Ayrılığa mümkün değil dayanmazdım.
Ölüm bile gelse,
Yine de senden ayrılmazdım...
Bana sevmenin yaşı olmaz dediğinde inanmıştım,
Sevenler hiç ağlamaz,
Hep mutlu olur sanmıştım,
Meğer sen bedenimin yaşından bahsetmişsin,
Ben gözlerimin yaşı sanıp aldanmışım...
duygularımızı tercüme etmişsiniz şairim