Bilmeli insan.
Eğer düşmüşse çaresiz derde,
Tam da canına tak ettiği yerde,
Çekip gitmeyi bilmeli...
Boşuna inat etmemeli.
Alın yazısı denen bir şey var,
Biraz daha sevsem,
Belki o da sever diyordum ama,
Daha fazla nasıl sevilir bilmiyordum...
Az daha sabretsem,
Belki bu defa gelir diyordum ama,
Ecel gelmişti ve ben,
Bilmiyorsun;
Romanım yarım kaldı.
Yazılmamış şiirlerim vardı.
Mektuplarım desen hepsi pulsuz.
Beni soracak olsan yersiz yurtsuz.
Bu aşka neler ettin vicdansız...
Demek kader de bu da varmış.
Benim çok sandığım derdim,
Meğer ne kadar azmış.
Anladım ki;
Beterin beteri de varmış.
Hasrete dayanamam derdim,
Sen kalabalıklar içinde yalnızlığımın sebebi.
Sen yokluk içinde varlığımın sahibi.
Sen aldığım nefes, hapsolduğum kafes.
Sen katlime ferman, derdime derman.
Sen ne çok şeydin bir bilsen...
Sen bana bir sonbahar mevsiminde,
Yirmi İki Eylül'ün sabahında geldin.
Ağaçlar yaprağını dökerken,
Ömrümün baharı geçerken geldin.
Kuşlarım yuvadan göçerken,
Ölümün korkusu yüreğime düşerken geldin,
Sen, yüreğimdeki yaramdın, asla saramadığım.
Sen, gizlim saklımdın hiç kimseye soramadığım.
Sen, güneşimdin gözlerim kamaşıp bakamadığım.
Sen, öyle çok şeydin ki sonsuza dek sayamadığım...
Sen, bendeki seni bilseydin dayanamaz aklını yitirirdin.
Bir adam severse, tüm kalbiyle sever.
Neyi var, neyi yoksa önüne serer.
Bir adam severse, aklından vazgeçer,
Kalbi, tüm benliğine hükmeder.
Bu sebepten onda mantık aranmaz,
Herkeslerden kıskanır da,
Ey gönül;
Madem ki her ne etsen yaranamazsın.
Bırak o halde,
Vazgeç ki yaran azsın...
Sarma sakın hiçbir yerini,
Varsın kanasın.
Günahımı aldığının yarısı kadar,
Gönlümü alsan,
Bir gün dahi kırılmazdım,
Ne kadar da zalim olsan,
Ah be sevgili,
Vuslat dururken,
duygularımızı tercüme etmişsiniz şairim