Ey candaki canan,
Sen beni sakın kırma.
Ben zaten,
Seni kırdığım yerden kırılırım.
Ey sevgili,
Ne olur bana bir daha bağırma.
Ne zaman ki canım yandı,
Anladım ki aşkta bir yalandı.
Ne zaman ki bıçak kemiğe dayandı,
Anladım ki bu gönül,
Bir hayale aldandı.
Bilseniz kaç günüm,
Ben dipsiz bir çukur,
Karanlık bir dehliz
Sen, güneşin ulaşamadığı tenhamda açan yaban gülü,
Ben gülleri solmuş,
Yaprakları savrulmuş,
Dikenli bir dal,
Ey canımın canı,
Ey güzel yüzlüm,
Hem bu âlemdeki,
Hem mahşerdeki sözlüm…
Söyle gözlerim midir seni güzel gören,
Yoksa sen misin?
Seni göremedim ya bugün,
Canım yanıyor,
İçim sızlıyor.
Karanlıkta kaybolmuş küçük bir çocuk misali,
Ortada kalıyorum.
Yüreğimde tarifsiz bir hüzün,
İnsan sadece koştururken değil,
Uyurken de yorulurmuş.
Yaşadığı dünyadan değil,
Gördüğü rüyadan da yorulurmuş.
Gün gelir, uykudayım sandığın zamanlar gerçek,
Günahıma girme,
Ete batıyor diye;
Tırnağını söküp atamıyor insan.
Acı veriyor diye,
Aşkından vazgeçer mi?
Boş yere vebalimi alma,
Çaresizlik;
İnsanın gitmek için,
Bin tane nedeni varken,
Kalmak için,
Bir tane neden aramasıdır...
Çare yok biliyorsun.
Ne bitene ne gidene.
Güç kuvvet yetiremiyorsun.
Ne olana ne ölene.
Zaman desen geri gelmiyor,
Ne düne ne bugüne.
Ömür boyu sırtında taşıdıktan sonra,
Bir çuval elmas ile,
Bir çuval taş arasında fark yoktur.
Her ikisinde de yorulan sen olursun.
Sadece birini taşırken zengin
Diğerinde ise fakir ölürsün..
duygularımızı tercüme etmişsiniz şairim