Ne zaman gideceği mühim değildi.
Ha bugün ha yarın.
Olmadı sonraki gün.
Ama gideceği belliydi.
Zaten kalışı misafir gibiydi.
Anlamadığım benimle derdi neydi.
Öyle bir gittin ki benden,
Köprüleri yıkıp, kapıları çarparak,
Günahıma girip, ahımı dahi alarak...
Artık istesen de gelemez,
Pişman oldum bile diyemezsin...
Gittin;
Bir bıçak gibi kanımı akıttın,
Gittin;
Kor ateş gibi canımı yaktın,
Her şeyi bir çırpıda mazide bıraktın.
Sen gittin ve beni,
Nereye gittin sevgili;
Göz görmez oldu kimseyi,
Gittin gideli...
Nereden bilirdim ki,
Bu aşkın sonunun ayrılık olacağını.
Nasıl inanırdım ki,
Gün gelip seni ellerin alacağını,
Yar diye saracağını,
Sensiz kalacağımı...
Rüzgara kapılsam kırılıyor,
Dağlara dayansam yıkılıyorum.
Derya olsam kuruyor,
Çınar olsam savruluyorum.
Sormayın bana neden diye,
Onu bende bilmiyorum.
Gökyüzü ağlıyordu sen görmedin.
Şimşekler çakıyordu duymadın.
Depremler oluyor,
Kıyametim kopuyordu hissetmedin.
Gözlerin kapalıydı sanki kulağın sağır,
Kopuyordun işte benden ağır ağır...
Sokaklar boş, parke kaplı yollarda yürüyorum,
Sarı sokak lambaları geceye meydan okuyor,
Seni aramak değil de bulamayacak olmak beni yoruyor,
Zira öldüğünü bilerek attığım her adım,
Benden hesap soruyor.
Bilirim;
Yaramı sarmaya yoktur ilacın,
Ama bir tatlı söz,
Bir selam olsun yollayamaz mısın?
Haklısın geri dönmen,
Uzaklardan gelmen imkânsız lakin
Gönlümde yılların birikmiş yorgunluğu var,
Dört bir yanıma örülmüş, hüzünden duvar,
Seslenirim ama bilinmez ki beni kim duyar.
Gel de bitsin bu hasret sevgili,
Gayrı elimden ya sen, ya ecel tutar.
Tek bir dokunuşun bana hayat verecek,




-
Alpay Ekmekci
Tüm Yorumlarduygularımızı tercüme etmişsiniz şairim