Dert etme can...
Giden sevgilin dönmeyecekte olsa,
Gören gözlerin görmeyecekte olsa,
Kalan bedenin ölmeyecekte olsa,
Dert etme.
De ki pişman değilim;
Yağmur yüklü bulut gibiyim bu aralar,
Yaş olup ta gözümden düşen düşene,
Ölü bedenlere toprak gibiyim son zamanlar,
Yüreğimi mezar niyetine deşen deşene...
Yolculara günü birlik han gibiyim bu aralar,
Bazen gözün kör olur,
Bakar ama görmezsin.
O an da dilin lal olur,
İster ama söylemezsin.
Bazende kulağın sağır olur,
İşitir ama duymazsın.
Ey gönül;
Yarin yüreğine düşeyim derken,
Aşkı bilmeyenlerin diline düştün.
Elden, ayaktan değilse bile,
Gözden, gönülden düştün.
Demedim mi sana aşk yürekte güzel,
Dilersen git;
Ama bil ki attığın her adımda,
Çiğnediğin toprak değil sinemdir.
Dilersen git;
Ama bil ki yokluğunda kaldığım yer,
Evimiz değil cehennemdir.
Senin de boğazına düğümlenecek kelimeler,
Kalbinden geçeni söylemeye dilin varmayacak,
Her gün daha çok uzaklaştığımı göreceksin de,
Yaptıklarına bakıp kal demeye yüzün olmayacak...
Gitme diyemediğin için sitem de edemeyeceksin.
Diyor ki gel bana,
Şifa olurum yaralarına.
Oysa biz dermanı,
Derdi verenden bekleriz.
Hakkımızda hüküm her ne ise,
Ancak onu kabul ederiz.
Diyorum ki gitme...
Korkuyorum.
Bedenimin ölmesinden değil,
Yaşamasından.
Kalbimin acımasından değil,
Alışmasından.
Dokunma;
Yüreğimde kanayan yara değil yardır.
O yâri kalbimden kanatarak atanın bir bildiği vardır.
Karışma;
Et tırnaktan ayrılıyor acılarım ondandır,
Ya aşkın hakkını,
Ya ağzının payını vereceksin.
Her ne söyleyeceksen,
Bir kez söyleyeceksin.
Ve dünya ne kadar dönse de,
Sen dönmeyeceksin.
duygularımızı tercüme etmişsiniz şairim