Ya aşkın hakkını,
Ya ağzının payını vereceksin.
Her ne söyleyeceksen,
Bir kez söyleyeceksin.
Ve dünya ne kadar dönse de,
Sen dönmeyeceksin.
Dön ne olur,
Bu gün sabah olunca,
Tüm kainat uyanınca,
Durma sende oralarda.
Bırak gel ne var ne yoksa.
Say ki son nefesimi vermekteyim.
Sen ne zaman gülsen, ya da üzülsen,
Ne zaman gelsen, ya da gitsen,
Sevsen ya da sevmiyorum desen,
Kısaca aklıma da gelsen,
Kanıma da girsen ben hep ağlıyorum.
Ya sevinçten, ya kederden,
Her geçen gün;
Biraz daha düşüyorsun yükseklerden,
Biraz daha yitiriyorsun güzelliklerinden,
Sen kaybettikçe sendeki seni,
Başkaları işgal ediyor taşıdığın o bedeni.
Eğer anlatamıyorsam,
Dilimin dönmediğinden değil...
Hem acımın dinmediğinden,
Hem yangınımın sönmediğindendir...
Ve eğer anlamıyorsan,
Sesimi duymadığından değil,
Eğil gönlüm,
Aşk elinden eğilmek utanç değil,
Başı mağrur dağlara aldanma,
Sen bir başak misali eğil.
Eğil, eğil ki gururun,
Kibrin her ne varsa aşkın ateşinde yansın,
Kimse beni böyle çok sevmesin diyordu.
İlk defa bir güzel, sevilmek istemiyordu.
Çünkü kendini seveni kendisi sevmiyordu.
Ve sevmeden sevilmek çok acı veriyordu...
Senin sevgin beni korkutuyor diyordu.
Tek yapmam gereken,
Ardıma bakmadan gitmekti,
Tek söylemem gereken,
Allah'ından bul demekti.
Biraz takva, biraz tevekkül, sabredip beklemekti,
Aslında daha da önemlisi en baştan sevmemekti...
Al hançeri sapla yüreğime,
Zararı yok kanasın,
Saadet bana çok,
Varsın canım biraz daha yansın,
Dönme yüzünü razıyım aydınlığın uzak kalsın,
Ama ellerini çekme benden,
Bu yürek hiç kimse için böyle çarpmadı,
Hiç bir zaman yerinden çıkar gibi atmadı,
Ey sevgili; sen bu aşka nasıl kıyacaksın,
Ben dururken, başka bir kalbe nasıl sığacaksın...
Bu can hiçbir zaman böyle mesut olmadı,
duygularımızı tercüme etmişsiniz şairim