Evirir çevirir aynıdır sözü,
Yalanı söylerken kızarmaz yüzü,
Dürüst gibi durur sahtekar özü,
Güvenme, kandırır yalan çuvalı!
Zanneder akıllı sadece kendi,
Yalan söyler isen mutlak kendine,
Bütün kötülükler döner bendine,
Yenilirsin artık nefsin fendine,
Dikkat edip adımını öyle at!
Bu hayatın çilesini,
Yaşamazsan bilemezsin.
Bırakma dostun elini,
Tek başına olamazsın.
Bazen iniş, bazen yokuş,
Damdan düşmeyen bir insan halini,
Nedense hiç damdan düşmeyen bilmez.
Çare için Hakk’a aç sen elini,
Hiçbir dua o makamda reddolmaz.
Âdemoğlu ancak yaşarsa bilir,
Derman diye vardın gör kapı duvar,
Kıran girdi sanki kalmadı davar,
Dost diye gittiğin başından savar,
Hani ademoğlu insanlık nerde?
Damdan düşmemişse eğer bir insan,
Düşenin halini katiyen bilmez!
Yaşanan acılar yakar bir çok can,
Akar gözyaşların kimseler silmez!
Talihim yüzüme gülse aniden,
İnan ki bir anda değişir dünyam!
Hayata başlarım bil ki yeniden,
Ehli olmayana verince yetki,
Bir nalına vurur, bir de mıhına!
Önüne getirir öyle bir set ki,
Kendini benzetir, Acem Şahına!
Ölümsüz zanneder alınca tahtı,
Haddini bilmeli bir insan önce,
Taş, yerinde ağır duruyor bence,
İster yaşlıya de istersen gence,
Sakalı yerine koymasını bil!
Çok mana taşıyor inan güler yüz,
Gönül dünyasına çökünce hüzün,
Baktım ki ıslanmış, gözleri yaşlı.
Sordum ne oldu da eğildi yüzün,
Dedi ki düz yolum oluyor taşlı.
Attığım hiçbir ok hedefi vurmaz,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!