Aynur Uluç Şiirleri - Şair Aynur Uluç

Aynur Uluç

Döngü bitti

Gitti küçük kız
Saçları mavi

Şiirlerini yaktı

Devamını Oku
Aynur Uluç

“Itır gülün sesi, ışık sonsuzun. Geceleri ölüm konuşur karanlıklarda
Cemil Meriç

Geçen yıl Almanya’nın Hannover kentinde yitirdiğimiz Süha Tuğtepe'nin ilk ölüm yıldönümü. “Ben Paflagonya’lı yaralı gezgin / Boyun eğmenin kahrolasıca çocuğu” diyen Süha Tuğtepe’nin. “Nereye konacağını bilemeyen bir kırlangıç sürüsü gibi ünlemler kaldı benden, sizden geriye” diyen… Nereye konacağını bilemedikçe içimde gece boyunca biriken ünlemlerime, Süha’nın ünlemlerini de katarak Cide’ye giderken, başım otobüsün camına dayalı, aklımda Süha’nın “Canım bir türlü ölmüyor Reis” sözleri. Siyah afişin üstünde kan gibi duran sözlerdeki ironi beni alıp içine çekiyor. Yaşarken bir türlü ölememeyi yazan parmaklar ölüm sonrası zamana da kibrit çakmış bu dizeyle. Camdan dışarı bakıyorum; bir yanda günün ilk ışıklarını giyinirken gülümseyen içten deniz, diğer yanda büyüklü küçüklü ağaçlar. Otobüste yaklaşık otuz kişiyiz. Her birimiz o ağaçlar gibi farklı tonda. Her birimiz başka yerinden değmiş Süha'ya; Süha her birimizin başka yerine muhtemelen. Süha gibi tarih adıyla söylersem otobüsümüz Paflogonya’da yol alırken asfalttaki çizgi, bir o yana bir bu yana kıvrıldıkça, ben de bir hayata bir ölüme dönüyorum yüzümü sanki. Gitmeler ve kalmalar üzerine düşünüyorum.

Ne zaman bir yakınım dönmemek üzere uzaklara gitse bir dize gelir aklıma.

Devamını Oku
Aynur Uluç

dilimi
sesine banacaktım

ağzıma hapsettim
burukluğumu

Devamını Oku
Aynur Uluç

Göçebeliklerde
Kuşananlar olur sesleri
Yarasına pansuman
Gözleri ödünç alanlar

Hep de olacak, biliyorum

Devamını Oku
Aynur Uluç

Ankara’dan, iki ayda bir bizlere merhaba diyen Lacivert Öykü ve Şiir Dergisi, altıncı yılını doldurup yedinci yaşına girdi. Bu dergi özenli seçtiği öykü ve şiirleri kadar mercek altına aldığı dosya konuları ile de bir şekilde ilgimi çekmeyi hep başardı. Onların söylemiyle tekrar edecek olursam, dosya konusu seçimlerinde, edebiyata dayanırken insanlık hâlleriyle ilişkilenen konulara büyüteç tutmayı seviyorlar. Ocak Şubat 2011 sayılarında, göç olgusuna edebiyatın içinden bakmışlar.

Dosyaya ilgiyle bağlanmamı sağlayan sözler, Remziye Arslan’dan geldi. Arslan yazısına şu sözlerle başlamış:'Exile, sürgün..Dışa atılan anlamına gelen ' exile' ölüme; yani ' ex' olmaya komşu bir sözcüktür. Evet... sürgünlük ölüme komşudur. Ölüm; canlı bir bedenin, ardında yankısız boşluklar bırakarak bu dünyadan çekip gitmesidir. Bedenini alıp ayrıldığı canlılar dünyasına ruhunu bırakıp gider ölen. Oysa sürgün, ruhunu yanına alıp gidendir. kendisinin olmayan diyarlarda, en çok ona ihtiyacı olacaktır çünkü. Sürgün, bir zamanlar beraber olduğu, kendine ait olan ve kendini ait hissettiği her şeyi sonsuz derinliklerine gömdüğü bir dehlizi taşır içinde. Bu nedenle o, hep hatırlayan ve durmadan özleyendir. Bir anlamda içbükey bir yaşamdır onunkisi.'

Dosya kapsamında ilgi çeken yazılardan diğerinin dokusu ise çok farklı. Ayhan Kaya, Emmanuel Levinas’ın Öteki’ne dair çıplaklığını “Egoloji’den İdoloji’ye” kavramları eşliğinde aktarmış. “Levinas’a göre modern felsefe “Öteki” ile olan ilişkisini anlama, tanımlama ve kategorileştirme temeline oturtmamalıdır.” sözleri yazıyı daha bir ilgiyle okumamı sağlayan bölüm oldu. Levinas’a göre anlamak iktidarın bir başka türü çünkü.

Devamını Oku
Aynur Uluç

ateş ırmakları topluyorum buluttan düşen
balıkları

sızlayan küçük kemikleri
böceklerin koynundan çıkartıyorum
seller ekip kenarı yırtık

Devamını Oku
Aynur Uluç

Neresinden tutayım acılarının
Hangi açık yarana merhem olayım
Baştan başa ilaca kessem
Kollarım nehir olsa, yıkasam seni

Gözlerim değdiği yeri öpse,onarsa

Devamını Oku
Aynur Uluç

Sen, tam da iplerin düğüm yerinden bağlanmaya çalışırken; yönünü kaybetmiş bir tren, seni nasıl getirir; beklediğini kendinin bile bilmediğin o istasyona?

Uzak kıtalar çağırırsa hele o anda... Bir de yollara sevdalıysan...Apar topar gidersin. Geçmişi geleceği topak yapar gidersin. İstasyonunu bıraktığını bilemeden, koşarak gidersin denizaşırı.

Ama uzak kıtalar anlar seni. İçindeki kuşun kanat sesinden anlar. Irmağının aktığı balonun köpüğünden. Bilir, bir şeylerin artık farklı olduğunu. Uğradığını algılar, o mâlûm istasyona.

Devamını Oku
Aynur Uluç

(Mis gibi bir hava… Sevdiğim yanıbaşımda… Bir de şarap kapmış gelirken…)

-Amma pahalıdır bu. Ne gerek vardı böylesi lüks bir şarap seçmeye? (En berbatını bile alabilecek kadar yakın olsaydı bana.)

- Olmuşken iyisi olsun dedim.

Devamını Oku
Aynur Uluç

yol tutkusu

Hayat birbiri içinde evrilen süreçlerle akıp giderken seyahatler girer araya. Kendimizi yeniden bulduğumuz, içimizdeki ezgiyi keşfettiğimiz, akıp giden anlarında bile büyük sebepleri küçük düğümlerde bulacağımız küçük aralıklar gibidir geziler. Onların yeniden düşünülüp harmanlanması ise dünden yarına bir armağan gibi. Belki de o yüzden gittiğim yerleri paylaşmak istiyorum sizlerle.

Hava tahmin raporları, gitmeyi düşündüğümüz yerlerde havanın güzel geçeceğini söylüyor. İstanbulda ise bunun en ufak bir göstergesi yok. Ama karar verdik bir kere, rüzgârın şiddetinden direklerin devrildiği bir yağmurlu günde biz kamp malzemeleri satın alıp, yola koyuluyoruz. Ne güzel ki; arkada bırakılan her kilometre, beklentileri doğrulama yönünde yol aldırıyor ekibimize.

Devamını Oku