Mâziyi çalarken vefâsız hiçe,
Evhamlı bu çile sende kaybolur.
Zifir-î ayazda geçiyor gece,
O kırmızıları giy gel ne olur.
Nurdan mı ellerin uzun ipince?
Muharrem yürüdü eren yolundan,
Nağmeler Türk söyler, bizde kin olmaz.
Bağbaşı'nın içtik soğuk suyundan,
Gönüller yolunda çiçekler solmaz.
Türküler söyleyen Türk soyundanız,
Ay şavkını vuruyor o gece gözlerinin,
Kimselere bahsetme hep aramızda kalsın.
Peşindeyim bir çocuk gibi o nefesinin,
Çok sevdim seni inan, Allah canımı alsın.
Ser'de kendinden geçip, ayyaşça içmek varda...
Haykırıp sevdiğini arsızca geçmek varda...
O gözler ki İlâh'tır, ne zaman düşsem darda,
Hayrânıyım Leylâ'dan öte nice Leylâ'nın.
***
Dağ da bir nazlı çiçek, kokusuzdu nilüfer;
Yalan dünya han imiş, kervanlar birer yolcu,
O ısdırıp da neymiş hem de nâr'ı öğrendim.
Kedere râm olmuşuz deyip belki sonuncu...
Bir katmerli elemden derdi, hâr'ı öğrendim.
***
Sanki düşüp hayâlin saklanır gizde peri,
Daha on beşimde düştüm bu derde,
Aşkın sokağında oturuyorum.
Gecenin efkarı iner hep perde perde,
Bin evhamla sanki kuduruyorum.
Oku sevdanın şu son selasını,
Meyhânede sâki olsa, ruha can verdi gelip,
Mecnûn Leylâ'nın uğruna eridi, döndü küle.
O Leylâ'yı eller almış, kime yanar andelîp (?)
Âlemde mu’ammâ olsa su dökülür bu güle.
***
Bir lâl misâli susarak göze dökmüş merâmı,
Gün bitip akşam olanda,
Çalacak sazım olmadı.
Çiçekler kopup solanda,
Güneşli yazım olmadı.
***
Çokça sevdim nicesini,
Değdi Hâkk yolunda başım secdeye
Nice sırra erdim vâdem dolmadı.
Er'dim bir mübârek kutlu müjdeye
Yedirdim, içirdim, doyan olmadı.
***
Düşürür arzular seni her el'e,
Çağır o gözlerinle kimsesiz kuytulardan,
Şu bendeki kırık kalp, mekanın, yerin olsun.
Uyandır dokunuşla çok derin uykulardan,
Yanımda bir ömür sen, birde o sevdan olsun.
Dinle seni sevenin dertli aşk hitâbını,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!