Oku aşkın adını dertli hikâyesinden,
Sevdam hebâ olurdu sen de bana yanmasan.
Gözler ruha değerdi Leylâ efsânesinden,
Kimler yaraya merhem, yâr'dı sen olmasaydın?
***
Bülbülüm haber verir Leylâ'nın lehçesinden,
Güneşi çıldırtan ay yere inmiş,
Volkan patlaması yürekte sancı.
Azgın fırtınalar sükûta ermiş,
Ay güneşe, sen ki bana yabancı.
***
Kalbim sensizlikten kanıyor mâdem,
Türkmen’im gelir Oğuz soyundan,
Gel iç sevdiğim gönül suyundan.
Nehir olayım, çek su kuyumdan,
Ben ki yanayım sana sevdiğim.
Hasretin kalbime oturmuş ayaz,
Geceler karanlık olur sevdiğim.
Ok olmuş kirpikler, sanki bana naz,
Bakışın bir silah, vurur sevdiğim.
Kapıldım hayatın sahte seline,
Kuşun kafesten uçması gibi
Sahrâ da gülün açması gibi
İlah’ın rahmet saçması gibi
Rüzgârın yeli bile rahmettir,
Vallahi sevmek bir ibâdettir.
***
Gözler ki sürükler kara sevdaya,
Sardı da şeytan'ın o nâr çiçeği.
Attı beni derin bir kör kuyuya,
Şeytanlar oynaşta, dost aşk meleği.
***
Derin dehlizdeyim, hisler karışık.
Bu dergâhta kurulur erenlerin sofrası,
Nefsi sükûta çekmiş, terk eylemiş israfı.
Horasan'ın âdâbı, pir-i, Ahi Evran’ı
Anmaya geldik bizler o şirin Kırşehir’de.
Cıncıklı Camisini, o yüksek kalesini,
Bu varlık âleminde beşeri bir zerreyim
Mekana madde olan, ruhta sırrı sor bana.
Kâbe'ye göğüs geren safâ da merveyim
Şeytan'ı esir alan, gizli hâyr'ı sor bana.
***
Fıtratın her imâsı İmân'a bir dâvettir
Süründürdü aşk beni, cânımdan bîzâr etti.
Bir sevdanın uğruna hayatı mezar etti.
Çok sevdim nicesini, nicesi nazar etti.
Namus kadar sabırda, insanlığa servetti,
Olgunluk cehalete göğüs gerdi sabretti.
Nice garipler gördüm, can hâline şükretti.
Yüzümde yılların vurduğu pençe,
Alnıma koyduğun öpücük durur.
Beynimde zonklayan kara bir leke,
Her nereye gitsem derinden vurur.
**
Ömrümde görmedim bir sâde sükût,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!