Ser'de kendinden geçip, ayyaşça içmek varda...
Haykırıp sevdiğini arsızca geçmek varda...
O gözler ki İlâh'tır, ne zaman düşsem darda,
Hayrânıyım Leylâ'dan öte nice Leylâ'nın.
***
Dağ da bir nazlı çiçek, kokusuzdu nilüfer;
Yalan dünya han imiş, kervanlar birer yolcu,
O ısdırıp da neymiş hem de nâr'ı öğrendim.
Kedere râm olmuşuz deyip belki sonuncu...
Bir katmerli elemden derdi, hâr'ı öğrendim.
***
Sanki düşüp hayâlin saklanır gizde peri,
Meyhânede sâki olsa, ruha can verdi gelip,
Mecnûn Leylâ'nın uğruna eridi, döndü küle.
O Leylâ'yı eller almış, kime yanar andelîp (?)
Âlemde mu’ammâ olsa su dökülür bu güle.
***
Bir lâl misâli susarak göze dökmüş merâmı,
Gün bitip akşam olanda,
Çalacak sazım olmadı.
Çiçekler kopup solanda,
Güneşli yazım olmadı.
***
Çokça sevdim nicesini,
Değdi Hâkk yolunda başım secdeye
Nice sırra erdim vâdem dolmadı.
Er'dim bir mübârek kutlu müjdeye
Yedirdim, içirdim, doyan olmadı.
***
Düşürür arzular seni her el'e,
Kesilir ömrümüzün sesi dolunca vâde,
Ölüm, yeni doğuşun ses veren bir sesidir.
Ten girince toprağa, olur ruhlar azâde,
Ölüm, yaşamak için bir su, ekmek gibidir.
.
Sevdası günüme derin nefesti;
Kalmadı sevince bendeki gurur.
O ses ki ukbâ'dan sanki bir sesti,
Sensiz şu hayâtım bir harâb olur.
**
Gençlikte ervâhım bana sırdaştı,
Sevinci gam eyler kim ki öteye muktedir,
Terki diyâr etmeden hep hakikati söyler.
**
İlâh’ı çok olanın son durağı pek hazin,
Hayatı eder hebâ, hem çalıp kendi dinler.
**
Turan ovasında her yer Ötüken,
Ruhum süzülerek sanki uçuyor.
Kılıcı kuşanmış Bozkurt Kültiken,
Oturmuş Başbuğ'um kımız içiyor.
***
Yaşayacak Türklük dökülen kandan,
Sevsin diye baş eğmiş nâ'mahrem helâline
Ruhuna değen dertli ney'miş pür celâline
Gel de gör maksat neymiş şu yaralı hâline
Bir karabasan gibi sindi şu pervâneler.
Yetim kalmış sevdayı bir eleme salmışlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!