Ruha bir Felek indi, sundu aşk şarabını,
İçtimde doyasıya, can bedene değmedi.
Tanıdım nice millet, Acem ve Arab'ını,
Deli divâne gönlüm kimseye baş eğmedi.
***
Tuttukça şu feleğin çaresiz eteğinden,
Sırla dolu perî düştün perdeme,
Nâgehan hislerde yârim ol, gel de.
Cihânın hükmüdür sevda var ser'de.
Vebâlin yürekte aşk günâhısın.
....
Çağırır günâha, gözler ki fettan.
Katran bir gece de düşüp mâteme,
Hicrânı sayarak eline düştüm.
Aç vuslat kapını, salma eleme,
Aşk bilmez mahremin diline düştüm.
*
O yaman bakışın kalbime akmış,
Kara bir buluttun yağdında düştün.
Şu divâne gönül abayı yakmış,
O gözlerinle sen, bahtıma düştün.
***
Bir ince mâtemden çalıyor beste
Elvan, gönlümüzde derin yarasın,
Yüreklerde atan sessiz nârasın.
Allah katında sen şehit olasın,
Saçları güneşten çalınmış çocuk.
Kırşehir Terme'de o kış gününü,
Hâkikat sırrına eriyorken vâr'dan
Hiç vefâ görmedim vefâsız o yârdan
Bir Mecnûn misâli göçerken diyârdan
İki cihânda gün yüzü görme e mi?
*
Şu hayat dediğin çileli bir yoldur
Seni anlatır şu sevdalı şiir;
Kimseler görmesin, sevmesin seni.
Ruhum gözlerinde kalsında esir,
Kör olsun ol âlem, bilmesin seni.
*
Yak ateşini yak, yansın derinden,
Ancak, gece olunca gölgenden kurtulursun.
Bir bakıver çehrene, neler neler görürsün.
Bir gül tadında ince, kara kaşa vurulursun,
Er muradına gönül, birgün sende ölürsün.
Sükuta erse ruhun bir gamzeli yanaktan,
Unutma ey sevgili, salma rüzgâra beni,
Gözlerin bir hayâle sürükler de kalırım.
Ne bu yollar pervasız ne de ben bir serseri,
Gülistan'da bir gülüm, seversen açılırım.
Meşkle yanan ruhumun senden bir dileği var;
Şerefi katran zift çalınmış bir gece,
Tarihi yok olmuş sanki bir bilmece.
Dudaklarda gizli anıdır ilk hece,
Ufuklarda batan güneş gibisin Türk!
...
Kılıcı kınında saklı uyuyan dev,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!