Mâneviyyat gitti, bitti emânet,
Ecdâdın sesidir, vâhı var bizde.
Unutup maziyi ettik ihanet,
Şehidin, gazinin âhı var bizde.
Ey vatanım, yurdum bana limansın,
Felek al ki sazını çal vefâ bestesinden.
Yâr aşkından ziyâde analar verir huzur.
Ana gibi yâr olmaz, iç sabır çeşmesinden.
Merhametin deryası ana gözlere bir nur.
****
Yüreğimde hissettim gurbetin sancısını,
Yürüyüp kutlu yola seveceksin hep şartsız,
Sarılsa dört bir yanın sen ki kalsan da yalnız,
Dinle atan Kürşat’ı, o ses Türk’ün sesidir...
O "Yolların Sonun"da seni bekler bir "Atsız".
***
Uyandık bir sabahın kutsanmış seherinden,
Türklüğün adı bir kan, kan damarı çekiyor;
Yetmişbeş yıllık ömrü geçti çileyle bahtsız.
"Kürşat" kırk çerisiyle kucak açmış bekliyor,
Türk'e, türklüğe sesti "Hüseyin Nihal Atsız"
*
Göklerdeki gök rengi mavi sükûta bindi,
Hayatımı, ömrümce etkileyen iki dev edebiyatçı şairden bahsedeceğim acizane bu yazımda.
Biri Türk Edebiyatına imzasını koymuş rahmetli
"Hüseyin Nihal Atsız" diğeri yerel (mahalli) kalmış, Kırşehir'in ozanı "Aşık Boyacı"
Kırşehir merkez doğumlu olup, Merkez'e bağlı eski adıyla Kırşehir Eğitim Enstitüsü ve İmam Hatip okulların arasında kalan, "Kuşdilli Mahallesi" adıyla bilinen, geniş bahçesi ve avlusu olan müstakil bir evde büyüdüm.
Çölde serâba dalan yanarmış hülyâ için,
Yakıyor gece gözler kaşları sanki bir yay.
Hicrân yüzlü Mecnunlar ağlaşır Leylâ için,
Zifiri karanlığın sırrını açıyor Ay.
***
Vuslatın kapısında iki gönül arası,
Kızılelma bende Kürşat narâsı,
Şu Roma dediğin gönül yarası,
Onunda gelecek elbet sırası,
Açılsın ak sayfa, duysun Ayasofya.
Fatih'ten emânet koru canânı,
Güneşin o ateşi vursun bozkurt yurduna
Çalıyorken Mehterler şanlı tarih adına.
Ordularım dörtnala koşar buyruk peşinden.
Yağız atlar üstünde "Kürşat" düşsün yâdına.
Atlılar akınlarda bulur yiğit özünü,
Kara gözlerde acı, hasret dokunur bize.
Mevsiminde hazân var, gurbet okunur bize.
Vuslat hepten yabancı, hicrân yarası yıllar...
Uzak yolların bile adı sorulur bize.
**
Yetim yüreğe sinmiş isimsiz bir besteyim.
Kara gözün siyahını,
Geçmişin o ervâhını,
Vuslatsız aşkın âhını,
Bana getir ben çekerim.
***
Hasrete baş eğmesini,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!