bir vapur geçiyor ** kocabaştan
nasıl olur deme
aklım gidiyor
küçük balık çıkmış utangıçlığından
perdesinde danteller asılı odanın
izinsiz girilmez afişleri kapısında
mutfağın ojeli ellerinde bir bıçak
menzilde dört duvar, iki bacak
ikisinde veledin resim denemeleri asılı
birinde takdir belgeleri
yüksek rakımlı verilerin
açık göğüslü yâveriyim
vur bağrıma kalemleri
inlemeden ölmeliyim
....................................diyordu şiir düşünde
derdim bu alanda istisna
fikrim taşradan çıkma da olsa müstesna
dedim ama
iklim aynı iklimdi saat kadranında
tetikte birlikte yaşlanıyorduk
sana anlatacaktım
nedendi dil sürçüşüm
aksak ayağını görmedendi
sekmiyordun
sustum
bahçesinde ki nar ağacı oksijen pazarlamakta
gölgesinde karbondioksit üreticisi
elinde zifir, damarlarında nikotin
oksijen bedava
nar da
köpek severken düşercesine
ilk kez gözümden düşerken tahtakuruları
uykusuzluğun çıkınında gizli
bir hamamdır yalnızlık
girdapta kalmış gibi çaresiz
altı üstü dert, kes gitsin
altı üstü ferdim, bas kahkahayı
pazarın beline vur şamatayı, dinlesin ertesi
bu sayfa delice bir kuşun gönül koyduğu yerdir
o yüzden uçamaz
çocukların ellerinde gem
zaman zavallıdır burada, kaçamaz
ne uçak olur, ne gemi
Mükemmel ve İlginç. Şairin şahsi zaman felsefesi dökülmüş bu güzel şiire: İyesinin özelliğini taşıyan, gerek biçim ve gerekse içeriği bakımından birlik gösteren fenomenolojik [görüngübilim] bir yapıt. Kutlarım. Selamlar.