vay be ana
doğduğumdan bu yana yirmi
birde altı yıl mı geçti şimdi?
iyi de
yıl'a kim yıl dedi
şakir'in tadı yok bu günlerde
ne yese zehir sanki
ne içse mey
grip mi ne
ikiye gömdüm diye yumruğu
sevemiyorum üçün belindeki ikinci kamburu
cebirsiz kaldım kibirsiz kadınların elinde
biraz olmalı değil mi ustan nasip
kimin kapı gıcırtısı kimin baldırına heybe
gülen bir yüze beşinci kattan düşen metelik gibisin
yalnızlık
...........
...............
gözyaşına sıkılan fişek gibiyken aydınlık
maymunlara zorla kakalanan hikayenin
ılık tarafından bakıyor kadın
muşmula çirkin değil ki diyor
niye muşmula suratlı derler
tüylü olmak ne kadar itici oysa
düşüncesi bile zil zurna keder
içinde bir köpek dolaşıyor zamanın
vakitsiz lâkin ayrıntılı yürüyorum
zaman gece
gece sever yalnızlığı
arı kovanının bir köşesinde
köpeğin derdi yalnızlık
bariz ofsayttı
bağrıma doğru ortaladığın taş
yarısı meydanda kaldı yalnızlığımın bak
dikine bakışlardan sonra azıyor işte sakarlığım
ne cımbızla çıkarabiliyorum titrerken ellerim
ne bıçağımla
yanağında kısa bir satır
öpülesi
dudağında yanık bir şiir
ölünesi
ulama yapmadan hiç bir düşe
uluorta dikilmiştik geçmişe
sereserpe kadın tadında ettik
kızılırmak adında kan
Mükemmel ve İlginç. Şairin şahsi zaman felsefesi dökülmüş bu güzel şiire: İyesinin özelliğini taşıyan, gerek biçim ve gerekse içeriği bakımından birlik gösteren fenomenolojik [görüngübilim] bir yapıt. Kutlarım. Selamlar.