''sen ''
kelimesi iki tırnak arasında,
durduğu gibi durmuyor kalbimde
işgal etmediğin yerim kalmadı
''sen '' sayesinde.
gecenin bir vakti
incitilmis bir günün kinasinda
neden pervaneleri ucurmaktan
sesine gizledigin sevinci
anlamaktan
nihayete eren
bir bağlacı kutlamaktan
seni dinleyince öylece ulu orta ıssızlığım da
harf olup sözcüklerimin arasına kaçasım geliyor
şiir olup sesine değesim geliyor,
sesinde harcanmak bitmek istiyorum.
kaybomanın hazzına erişmek,
yeni ve yeniden sesinde bitmek istiyorum
bir yusuf düşün
güzelliği hala üstünde
boynundan akıyor alem
züleyhanın içine
bir yusuf düşün
bir züleyha düşün
aç,susuz aheste
çölde yalnız başına
daha tanrıyı bilmemekte.
bir züleyha düşün
ey mezopotamya sürgünü,
dağ lalesi,
gönül kuşu,
sen yoksun diye söndürdüm ışıkları,
denizi olmayan yerde gemilerimi karaya oturttum
bana ne yol,
sana ne yurt kaldı,
ben kayboldum,
sen sürgün yedin,
çok denedim,olmuyor sana küsemiyorum.
çok uğraştım olmuyor sana kırılamıyorum.
Çayı sevmediğimi
kahvenin sokağın dan dahi geçmediğimi fark ettim.
tüm bunları seni sevince fark ettim
sonra gök yüzünün nasıl böyle mavi koktuğunu
toprakların bile renklerinin
başka başka olduğu
fark ettin mi bilmiyorum
adını yazdıklarıma ve söylediklerime benzetmiyorum.
fark ettin mi bilmiyorum
seni içime küstürüyor
dışıma susturuyorum.
sonra gözünün kara
dam uçlarında çok gezmişliğim vardı çocukluğumda,
anneme telefon açardı komşular
lütfen şu çocuğa bakın yoksa tepe taklak düşecek bir gün mazallah,
güvercin yavrusuna dokunduğum dan beri
anlamıştım o gün bu gün,benim yerim hep yükseklerdi,
yüksek duvar başları,ağaç dalları memleketim olmuştu,
Duygulu ve akıcı şiirlerinizi beğenerek okudum. Başarılarının devamını dilerim