Durdu gözlerime mıhlanmış zaman,
Durdu ateş, ardı arkası yok günümün.
Bağrında kaç geceyi sayıklayan,
Bir rüya unutuldu göklerde,
Bir rüya gibiydi her ân.
Çiğnedim göğsümu kaç vartada,
Boş kalan tabaklar pişmanlığa doymadan,
Kaç kaçabildiğince, temiz elbiseli çocukluğuna.
O günler, eski günler, gelemediğim o bahçeden,
Yeşili unutur gibi kaç, her rengin her tonuna.
Vurulmuş gibi bahar yüzüne
Açar bahçelerde gonca güller
Dalga dalga parlayan sesinde
Raks ederken bülbüller
Sorulmuş gibi tan yeri
Ya şimdi,
Konuşmak ve susmak beyhude,
Yolların sonu göründü,
Yollar yürüdü meçhule.
Ya şimdi,
Kan revan içinde,
Yalnızdık,
biz haylaz çocukları gecenin.
Ve sırılsıklam hasret kokardık.
Bir savaşın ortasında bile,
hiç vurulmamışçasına göğsümüzden,
aşıktık.
Mor bulutlara bakarak yazıyorum bu gece
Serin bir hava içimi ürpertiyor
Kaldırımlarda parçalanıyor katreler
Tıpkı biz insanlara benzer
Bugün yine taşıyorum dünlerden
Geceyi gözlerime çekip bakıyorum herkese
Öyle bir yamacındayım ki yaşamanın,
Öyle bir kavga ki eşiğimde,
Dört bucağa sarılmadan,
Gün doğmaz güneşin beşiğinde.
Öyle bir tarafındayım ki dağların,
Üç küçük âlem,
Üç küçük mavera,
Gölgelerin yeli acımasız,
Hayalet bir hatıra.
Üç küçük omuz,
Seninle bir goncanın serininde
Bir işleyişin ve sanatın
Olabildiğine serili
Baş eğen hürriyetinde
Solumak dalgaları sevgilim
Yaslanmak uçurumun derinine
İncilere sarılı,
İncilerde yaşar kıvılcım,
Dolana dolana günlerinde,
Senin günlerinde,
Kaybolur gözlerinde sancım.
Kaybolurum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!