Bir garip akşam türküsü,
Dolaşıyor tarifi yoksun cumbalarda.
Lâl olmuş bir heybet gizlenince duvarlarda,
Bir garip pusu düşüyor,
Yanık sesiyle fırtınalarda,
Ve korkuların kol gezdiği menzillerde
Bir gün doğsan
Bir gün olsa,
Perçinlesek ân ile zamanı,
Ufak bir balkon çıkmazı,
Ahşap masamıza iklimleri taşısa.
Sayfalarca mânâ yükselip,
Bir hiçliğin sessizliğinde
Boş bir meydanda ilmek ilmek
Güvercinler dibe kadar geçmişte
Toz duman örülü perdeler
Bir yangında direnirken hissizliğe
El yordamıyla çizilir gölgeler
Saat parmaklarımda boğuk çıngırak,
Uykusunda mâverâ, örülmüş durak.
Söyle Müezza, inlet kara kaplı defteri,
Vur, onsuz sönen göğsüme şu kör neşteri.
Bir isyanı tadıp da çağlayan,
Yarıp bir mahperi salkımını,
Ruhum bedenimi kuşanan,
Bir ıstırap yangını mı ?
Öyle bir uğultu ki kapılar,
Birbiri ardına kulaç,
Göklerde dalgalar mahfel,
Kulak kesilir kimseler,
Ruhuna metruk elleri,
İzler üstüne izler.
Bir yel eser, dokunur,
Dökülür parça parça hislerim,
Gökyüzünde sayfalarca âlem,
Aralar gözlerim.
Görülür her haliyle ruh ile mana,
Bulutlar güvercinlere sayısız yuva.
Ağlamış bize dumanı tüten aşımız,
Gitmişiz yine bir kurak gecede,
Çiçeklerimizi bırakmışız yanan güneşe,
Kapılarımızı kitlemişiz de gitmişiz,
Günlüklerde günlerce.
Dostların verdiği temennilere,
Bekledi iyi ve güzeli
Ağzında somun ekmeği
Dantelli yazgısı sayfalara
Yansıdı kurtarır gibi cepheyi
Karşınızda adanmışlığıyla
Buridan'ın Eşeği
Can canan ile canlanır,
Canan yokluğunla yanındadır,
Uzaklar araya uzansada,
Her uzak canan ile yakındadır.
Şehirler bize dar gelir,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!