Yusuf Mescioğlu Şiirleri - Şair Yusuf Me ...

Yusuf Mescioğlu

Özlemek; sensizliğin sofrasında her nefes
Bir yüreği ikiye pay etmektir sevgilim.
Ne geçici bir arzu, ne hayal, nede heves,
Kâinata bu aşkı duy demektir sevgilim…

Sensizlik; sessizliğin alın yazısı gibi,

Devamını Oku
Yusuf Mescioğlu

Tarih…

Kimi zaman yırtık bir sayfadır yeri,
Kimi zaman sıvası dökülmüş bir duvar.
Kimi zaman bir şeyi hatırlatır bize,
Yani mutluluğu, acıyı, anıları, hüznü…

Devamını Oku
Yusuf Mescioğlu

İsyanlı bir ahh ile yalnızlığa bürünüp.
Ömrümün enkazına dokunmadan sar beni.
Bivefa aynaların çehresinde görünüp,
En ketum gecelerin şafağına sor beni…

Melalin bahçesinde ülfetini beklerken,

Devamını Oku
Yusuf Mescioğlu

Siyah beyaz bir fotoğraf da görmüştüm ilk kez.
Nemli bakışların, cihanı zebun eden gözlerin vardı.
Ne güzel de duruyordun bembeyaz gelinlik içinde…
Ve o andan sonra bana, başka bir göze bakmak haramdı…
Ne zaman çekilmişti kimbilir, yada kim çekmişti soramadım.
Bakışlarından belliydi, içinde derin yareler vardı yüreğinin.

Devamını Oku
Yusuf Mescioğlu

Bir hüzün deryasına gömülüp kaldı adım,
İlk harfin suretinde, ben yine seni gördüm.
Ne zaman ki aşkınla, ahh etmeye başladım.
Her nefes benden çıkıp, gönlüne düştü gönlüm…

Ürkek bir ceylan gibi sığındım yüreğine,

Devamını Oku
Yusuf Mescioğlu

L eyla’nın gözlerinde Mecnun oldu yaşamak.
E ski bir kitabeden çöl düştü aynalara.
Y usufkâr bir sevdada Mecnunla sınandı aşk.
L eyla hüzne susarken rengi kanar çöllerin.
A şk sabır bahçesinde açmasıdır güllerin…

Devamını Oku
Yusuf Mescioğlu

Sarısına vurgundum nice yıldır baharın.
Sanırdım bir sevdadan kalan ömrümdü güzüm.
Her gece hasretinle hiç olurken çağlarım.
Aynalara bivefa, aynalara küs yüzüm.

Ben seni tanımayı özlüyorken her akşam,

Devamını Oku
Yusuf Mescioğlu

Sevda gömleğini giyip sırtıma,
Hasretin yurdunda arasam seni,
Ardımda kar, boran, dolu, fırtına.
Sensiz ayazlara sunsam ben beni…

Eşiğinde beklesem efsunlu gecelerin,

Devamını Oku
Yusuf Mescioğlu

Vakitsiz bir sükûttur aynalarda gözlerin,
Ben kendimi ararken vurulurum, bilmeden…
Her nefeste düşerken yüreğime izlerin,
Sessizce kaybolursun gözlerime gülmeden…

Gidersin ardın sıra mevsimler bizâr olur.

Devamını Oku
Yusuf Mescioğlu

Hangi hüzünlü satırları yazacağımı bilmiyorum sana. Nasıl inandıracağım kendimi, yitip gittiğin gerçeğine. Keşke daha önce haberim olsaydı da hastalığın boyunca yanında olabilseydim. Keşke mahvettiğim hayatını, son demlerinde huzurlu ve rahat geçirmeni sağlayabilseydim. Ama keşkelerin bir anlamı yok artık bu saatte. Sen yitip gittiğinle kaldın, bense, benim seni bıraktığım gibi bir yalnızlıkla başbaşayım.

Adına ne koyarsan koy bu gidişin. İster ihanet, ister mecburiyet. Ama gitmek zorunda olduğumu bildiğini yazmışsın mektubunda. Kendime nasıl eziyet edeceğimi bilmiyorum şimdi. Nasıl yapsam da sana yakışan ölümü, bana da yakıştırsam. Sevdayı bilmeyenlerin kurbanı olduk ikimiz de, ve bir sonbahar akşamı ben sana haber vermeden gittiğimde, kalakalmıştık, ayrı şehirlerde, avuçlarımızda hiç bitmeyecek sevgimizle. Ben, o günden sonra alışmaya başlamıştım bu ayrılığa, hatta bir başkasıyla evlendim. Ama sen hep içine atardın ya, işte bu içine atmalar seni benden, seni bizden aldı. Şimdi benim avuçlarımda, bir hüzün mektubu ve bir tutam siyah saç kaldı.

Bu mektubu aldığım gün; senin vefatının üzerinden bir ay kadar bir zaman geçmişti. Mektubu veren arkadaşın gözyaşları içinde uzatırken o bembeyaz zarfı, ben anlamıştım bu dünyadan yitip gittiğini. Donakalmıştım oturduğum yerde. Ağlıyordum, ağlıyorduk arkadaşınla birlikte. Ben neden daha önce haber vermediniz diye haykırıyordum. O ise bana, senin istemediğini anlatıyordu. Seni öyle yatakta, saçların dökülmüş bir halde görmemi istememişsin. Keşke dedim yine, ah o seni benden alan keşkeler yok mu, dilime, beynime, yüreğime batıyorlar şimdi. Sana söyleyemediğim, senden esirgediğim kelimelerle kanatıyorum şimdi yüreğimi. Kanatsam da beyhude, yakıştıramıyorum sana bu ölümü, inandıramıyorum yüreğimi senin ölümüne…

Devamını Oku