Mehlikâ, bir rüyada görünürde gözüme,
Ateş basar içimin demirden dağlarını,
Kahrından damıttığı aşkı koyar özüme,
Ve çözer yüreğimin esaret bağlarını…
Susmalı biliyorum tereddüt çıkmazında,
Senin ellerinde çırpınırdı yüreğim,
Bir kuş misali…
Sonra ayaklar altına düştü ruhum.
Gölgeler arasına karıştım usulca.
Kayboldum satır başlarında.
Seninle başlayan her hayalin sonunda,
Hasretin küllerinden yalnızlık doğuyorken,
Bilmem ki; aşk kervanı hangi diyardan gelir.
O füsunlu çehresi neşeyi boğuyorken,
Sevdanın karşısında, sükût ikrardan gelir.
Edeb gerek bir kalbin kapısından girmeye,
Gözlerin rüyalardan uyanmanın sancısı,
Gözlerin gözlerimin hal bilmez yabancısı…
Kimi an yüreğimde bir yetim çığlığıdır.
Kimi an hayallerin iç burkan sığlığıdır…
İplik iplik bir hüzün birikir gözlerimde,
Kör geceler boyunca bir zehri yudumlarım.
Benden gayrı her şeyde bir beni özlerim de,
Sessizliğin şehrinde duyulur adımlarım…
O an, bakışlarına aksetti mi yangınım.
O an, yurdu ben miydim o dehşetli akının…
O an, bir korku gibi kalbine indi mi aşk,
O an, beni görünce sende sevindi mi aşk…
Gözlerin gözlerimde pıhtılaşan kan mıdır?
Celâli bir sabahta patlayan isyan mıdır?
Yoksa sevinçlerimi kuşatan bir uğru mu?
Bilemedim neşe mi, hüzün müdür, ağrı mı?
Sana Benim Gözümle Bakmalıydı Aynalar…
Sana benim gözümle bakmalıydı aynalar.
Görmeliydin yüzümde yüzünün olduğunu.
Sükûtun çehresinde çaresizken her duvar.
Bilmeliydin ruhumun sana vurulduğunu.
Fasl-ı Bahar yurdunda hazana düştü gönül,
Eskiyen takvimlerde yalan oldu unutmak…
Aynalara sır verip, derdi bölüştü gönül,
Melâlin çehresinde, nalân oldu unutmak…
Nihade, bir aşk için ağlamışsın derinde.
Kurşunlanmış umutlar efsunlu gözlerinde…
Suretini görenler füsununa aldanmış.
Güzellik nefes nefes yüzünde soluklanmış…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!