Yine geldi Kara Bayram, yine yalnızım, ıssızım,
Kimin elini öpeceğim, kim benim elimi öpecek?
Annem yok, babam yok, çocuklarım da yok, nerede onlar?
Ellerim yine bomboş, yüreğim kan ağlıyor, durmadan.
Nerede o eski bayramlar, o sıcak sofralar, o neşe?
Kara topraklar aldı yavrumu benden
Gözyaşlarım sel oldu, akar derinden
Daha dün koklardım o gül yüzünü
Şimdi topraklarda ararım izini
Ah, yavrum, kuzum, nereye gittin?
Ey sevdiğim, Ey canımın en derinindeki sızım,
Ey ruhumun, En kıymetli, en nadide baharım.
Nasıl anlatsam. Bu içimdeki yanan ateşi,
Kelimeler yetmez inan, Bu sevda bambaşka
Seni tanıdığım o ilk an, Bir güneş doğdu içime,
Gözlerin bir deniz, ben o denizde boğuldum,
Aşkınla yandım, kül oldum, yeniden doğuldum.
Seni sevdiğim kadar, kimse sevemez inan,
Bu aşkın şahidi, yıldızlar, ay ve cihan.
Senin için dağları deler, denizleri aşarım,
Kimseden korkmaz bu yürek, dağ gibi durur,
Eğilmez başım, kimseye boyun eğmem.
Ruhumun feryadı, yankılanır yedi cihanda,
Deli kanlı bir aslanım, bu hayatta kimseye eyvallahım yok.
Benim sözüm sözdür, namusum namus,
Ay yıldızlı al bayrak, göklerde nâr olur,
Türkiye’mizin seması, gazapla dolur!
Her köşesinde yankırır, İstiklal Marşı’mız,
Vatan uğruna can veren, kahraman ordumuz!
Diyarbakır’dan Edirne’ye, serhat boyları,
Karanlık sarsın dört yanımı,
Yıldızlar sönsün, batsın ay.
Fırtınalar kopsun, yıkılsın dağlar,
Ben yine de korkusuzum.
Yalanlar örsün duvarlarını,
Ne taht isterim, ne de şöhret tacı,
Yüreğimde yangın, gözlerimde acı.
Korkmam kimseden, ne silahtan, ne kılıçtan,
Bir canım var, o da Allah'tan.
Eyvah anam yok, yetim kaldım bu dünyada,
Karanlık sokaklarda kaybolmuş bir gölgeyim
Yaralı kalbimle, sessizce beklerim
Düşlerim paramparça, umutlarım solgun
Ama içimde bir ateş, yeniden doğmak zorunlu
Küllerimden doğarım, yeniden alevlenirim
Memo, Diyarbakır'ın dar sokaklarında büyümüş, hayatın acımasız yüzüyle çok erken tanışmıştı. Gözlerinde dinmeyen bir hüzün, yüreğinde ise derin bir sızı vardı. Aşkın açtığı yaralarla hayata küsmüş, perişan bir haldeydi. Sevdiği kadın onu terk etmiş, Memo'yu özlem, hasret ve sitem dolu bir yalnızlıkla baş başa bırakmıştı.
Geceleri Dicle Nehri'nin kıyısında oturur, yalnızlığıyla dertleşirdi. Kaygıları o denli büyüktü ki, sanki tüm dünyanın yükü omuzlarındaydı. Gözyaşları yanaklarından süzülürken, içindeki öfke ve derin aşk acısı onu adeta paramparça ediyordu.
Bir gece, Hevsel Bahçelerinde dolaşırken, eski bir ağacın altında bir not buldu. Notta şu sözler yazılıydı: "Umutsuzluğa kapılma Memo. Hayatın acımasız yüzüyle karşılaşmış olsan da, hala bir umut ışığı var. O ışığı bul ve yeniden doğ."




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!