31 Mart 1979 tarihinde Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde doğdum. İlk ve orta öğrenimi Ergani'de tamamladım. 18 yaşında Ankara'da bir kamu kuruluşuna atanarak çalışma hayatına başladım. Bu süreçte Dicle Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi lisans programlarından mezun oldum.Çeşitli illerde görev yaptım. Halen kamu kuruluşunda görevime devam etmekteyim. Sosyal medyada şiirleri yorumluyordum ve şiir yazmaya başladım geniş bir okuyucu kitlesine çok kısa sürede 40 bine yakın takipçiye ulaştım Özellikle Yusuf Hayaloğlu'nun şiirlerine ola ...
Hele bakın, ha bu garip halime,
Amed'den gayrı yerler dar gelirime.
Hevsel'in bağları, Dicle'nin suları,
Nerdesiniz, yaktınız ciğerimi.
Surlar'ın burçları, ulu camisi,
Annem, seni her gece düşlerimde ararım,
Gözlerimdeki yaşlar, adını andıkça akar.
Bir zamanlar saçlarını okşardım ben,
Şimdi o elleri, hayalden başka bulamam.
Seninle her sabah uyanmak ne güzeldi,
Anne, anneciğim, neden gittin benden?
Neden bıraktın beni, bu soğuk yerde?
Bak, çiçekler getirdim sana, en güzelinden,
Ama sen yoksun, koklayacak, sevecek beni.
Hani demiştin ya, "Hep yanında olacağım" diye,
Yıllar geçmişti gurbet ellerde. Memleket hasreti, anne özlemiyle yoğrulmuştu yüreği. Her gece, annesinin sıcak gülüşünü hayal eder, kavuşacakları günü iple çekerdi. "Az kaldı anne," diye fısıldardı yıldızlara, "az kaldı, geliyorum."
Günler, haftalar, aylar geçti. Sonunda, o beklenen gün geldi. Annesine kavuşacaktı. Yılların hasreti dinecekti. Otobüsün camından memleketini seyrederken, gözleri doluyordu. "Anne," diye mırıldandı, "geliyorum anne."
Otobüs, memleketinin girişinde durdu. Emin, koşar adımlarla evine doğru koştu. Kapıyı çaldı, annesinin sesini duymayı bekledi. Ama kapıyı açan olmadı.
Ey Nebi, ey Resul, sensin gönlümün sultanı,
Aşkınla yandı kalbim, ey şefkat ummanı.
Senin nurunla aydınlandı, bu karanlık dünya,
Sensiz geçen her an, sanki bir zindan bana.
Senin sünnetinle yaşar, senin yolunda yürürüm,
Kendime kızıyorum bu gece,
Aynadaki o kırık yüzüme...
Ne diye verdim yüreğimi?
Ne diye serdim yollarına?
Sahi, neden sevdim seni bu kadar?
Bile bile yanmaya koşmak mıydı aşk,
Bana aşk nedir dediler? Aşkı anlat dediler
Aşk, bir rüzgar gibi eser yüreğimizde, ansızın, beklenmedik bir anda.
Bazen hafif bir esinti, bazen de fırtına gibi kopar, tüm benliğimizi alt üst eder. Aşk, bir mucizedir, hayatı değiştiren, dönüştüren. Bir bakış, bir dokunuş, bir söz, her şeyi bambaşka bir hale getirir.
Aşk, bir ışıktır karanlıkta, bir umuttur umutsuzlukta.
Bir baba ağlarsa, yıkılır dağlar,
Gök kubbe çöker, yerle bir olur bağlar.
O ki, çınar ağacı, dimdik duran kaya,
Gözünden yaş aktı mı, kopar kıyamet haya.
Neden ağlar baba, neden düşer gözyaşı?
Diyorlar ki bana, aklını yitirdi,
Diyorlar ki bana, deliliğin pençesinde.
Diyorlar ki bana, kafayı sıyırdı, gitti aklı,
Diyorlar ki bana, ruhu firar etti, kayboldu.
Söylenip duruyorlar, boş sözlerle,
Ne taht isterim, ne de altın saraylar,
Ne de şöhretin sahte parıltısı.
Yüreğimde bir boşluk, gözlerimde bir hüzün,
Bu hayatta hiçbir beklentim yok artık.
Yoruldum artık, bu yalan dünyadan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!