Yiğitlerin omzunda kökleri eski zaferler,
Her biri bir kahraman, bayrağa adanmış eller.
Davullu, zurnalı, her adım destan olacak,
Güreş tutan yiğidin alnında yıldızlar parlayacak.
İşte er meydanı, arslanlara mekan cihanda,
Çalsın davullar, hürriyet kokusu var yakanda,
Bir sonbahar gecesiydi,
Yapraklar sessizce dökülüyor,
Hazan yüklü bir rüzgar, günüydü
Uzaklarda bir keman çalıyor.
Sararmış sokak lambası,
Kırık dökük bir seyyar satıcı,
Toprak, çamur bir bebek gibi şekil verildi
Biz seni ellerimizle yoğururuz sanırdım.
Sen, yeşil zeytin dalı;
Çıkarıldın ekildin rahme yol aldın.
Düşüncelerimin kapılarını açtım,
Gün batımından sonra yalnız kaldığımda,
Kendi kendime düşündüm.
Geleceğimiz hakkında uzun uzun konuştuk;
Yalnızlık, içimdeki sancılı fısıltılarla:
Seni seviyorum, dedim;
Beraber geçirdiğimiz zaman ne güzeldi.
Oğlum, güneşin ışığı var ya senin yüzünde
Dünyanın bütün çiçekleri senin gözlerinde
Gökyüzünden bu yanadır belki de kuşlar
Sensiz bu ormanlarda gürültüsüz nehirler
Oğlum, sana benim kucağım yetmez
Gök kucağın bile sana dar gelir
Bir mahşer sabahı uyanır
Korkarsın açılmış mezuralardan
Ama zaman geçer
Sen değişen dünyanın bir parçasısın
Limon ağaçlarının ekşiliği altında
Bense gizlenmişim
Yüzümde köylerin izleri
Çeyrek yüzyıldır dinlediğim türküler
Beni sardı dört bir yanımdan
Memleketimin toprak kokusu
Sırtımda yük gibi, içimde yarım
Biliyor musun?
Çocukken sevdiklerimizi kaybetme korkusuyla
Gözlerimizden düşen yaşların ardından bakardık dünyaya.
Buna rağmen öğrendik sevmeyi.
O korkuyla çocukluğumuza dönmek yerine
Birbirimizin gözlerine bakıp sevgimizi hatırlayabiliriz.
Bu kadar tükenmiş, bu kadar hırpalanmış
Nice insanoğlu bu kentte umutlanmış
Bir gözleri yolda, bir gözleri kitapta
Bir çocuk bekliyorlar ellerinde harita
Gör ki ne zaman başlasak
Dökülmeye akıl sırası
I
Saat üç, tam o ara, dünyanın dikişi sökülüyor.
Gecenin köhne hükmü hâlâ yürürlükte,
Oysa sabahın gölgesi kapıda.
Uyku ile uyanıklık arasında sıkışmış insanlar,
Gönlünüze sağlık ben şiirlerinizideki üslubunuzu beğendim. Ayrıca bir ünal kardeşimiz de Altındağlı imiş, siz de, ben de Benimki Altındağ da doğmuşum, eskiden oturduğumuz yer Karakolun yanında idi, şimdi ne oldu bilmiyorum.