GÜZELLEME-3- Dörtlük
Bir zarif tebessümü, nûr-u şems-i cihanmış,
Sevdâyla terennümü, sohbeti pek sühanmış.
Ben, ilm-i muhabbeti gözlerinden hıfz ettim,
Meğer esrâr-ı sevdâ, nigâhında nihanmış.....
RÜYAM
Sana bir gönül verdim, içi baştan başa sen,
Sevdân, tüm benliğimi örten pembe bir pesen..
İlâhî bir güzellik tablosu gibi yüzün,
Gözlerin, dudakların, hep renk renk, desen desen...
GÜZERGÂH
Ben, sevdânın tedrisinde, gözlerinden ilhâm aldım,
Sohbetinden telezzüzle, muhabbetinden kâm aldım.
Az mı çekmiştim kahrını, kader denen o zâlimin,
İyi ki uydum gönlüme, felekten intikâm aldım...
Gece sakin, deniz durgun, ay parlaktı o gece,
Ay ışığı altında kumsal, gece mavisi bir buluttu
Ve biz bütün bulutların üzerinde gibiydik.
Önce, tüm kemancılar, dizilip karşımıza
'Matmazel dö Pari'den, 'hatırla ey peri'ye kadar
Bütün valsleri çaldılar
KÜÇÜK İNSANLARIN SANAL BÜYÜMESİ
Aydınlığın bittiği yerde başlar karanlıklar,
Ve karanlıkta yaşamayı sever yarasalar
Bir de çirkin yürekli, küçük insanlar...
BEN 'NEY'SEM 'SEGÂH'IMSIN SEN
YandI gönlüm âteşinle, hâle-i mâhımsın sen,
Her gecemden sonra mâvi bâd-ı sabâhımsın sen.
Eşk-i didemsin, yürekte nâle-i âhımsın sen,
Bîgünah gönlümde vâki nâr-ı günâhımsın sen.
ÇAL GÜZELİM
İnce belden bir âhenkle kıvrılarak, bükülerek,
İmbiklerden süzülerek, bin naz ile gel güzelim,
Kızıl zülfü, göz üstüne işmar gibi dökülerek
Etrafına mavi boncuk dağıtarak gül güzelim.
YOZ SEVDALAR
Duyguları tüketen, yozlaşmış bir dünya var,
Bu dünyada yaşanan türlü türlü sevda var.
Herkes kendini Mecnun, ya da Leylâ sanıyor,
Oysa, bu efsanede, tek Mecnun, tek Leylâ var...
YAĞMURUNA HASRET NEHİR (Dörtlük)
Yüreğim, terkedilmiş, ölü bir şehir gibi,
Damarlarımda akan, kan değil, zehir gibi...
Bir sevda can çekişir, yağmuruna hasrette,
Denize ulaşmadan kuruyan nehir gibi...
SÎNE-İ YÂR MEYHÂNESİ
Ehl-i aşkın dergâhıdır sîne-i yâr meyhânesi,
Meyhâneyi dergâh kılan, lâl leblerden peymânesi.
Mey değildir serhoş eden, peymânenin âteşidir,
Sun ey sâki, ben de oldum o leblerin dîvanesi...
Hoşgörüsü ,pınarlar gibi akar şiirin duvağından ;uçar bir kızın sinesine konar ,bir oğlan gülümser göğsünde, göğün kuşağından rengarenk sevgiler diziliverir boynuna insanın, Ünal babacığımın dokunuşlarından.Sabah eğilir, suyun çehresinden öper, inci tanesi gibi yaşlar sıralanır gözlerinden güle mera ...
'Öyle bir sen ol ki içimde, içinde hep ben olayım.'.. (*)
Tek bir mısra, satırlara bedeldi. güçlü kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum Sayın Ünal bey
herkese göre bir şiir olmuş... :) :) :) :) :