SİGARAM GİBİSİN
Sigaram gibisin,
Vazgeçmediğim, vazgeçemediğim;
Dudağımda bir tutam haz,
Damarlarımda dolaşan zehir,
Ahh...MELÂNKOLİ...
Bir gözyaşı denizinin kıyısındayım,
Ufukta hüzün kızılı lodos bulutları,
Dalga dalga gelen gözyaşların,
Karaya vurmuş yosunlar, ölü balıklar ve gözlerin...
Dindi yağmurlarım,
Şimdi yağmur sonrası bir akşamüzerindeyim,
Burnumda, beni kendine çeken bir toprak kokusu,
Yolumda yer yer tuzak gibi su birikintileri
Ve bir müzik defterine yazılmış notalar gibi
Telgraf tellerine dizilmiş küçücük, siyah kuşlar;
Çocuktuk,
Mutluyduk,
Dert nedir bilmezdik.
"Sen artık büyüdün" dediler,
Kısa pantolonumuzu çıkarttılar,
Uzun pantolon giydirdiler.
GÜZELLEME -5-
Aşk bulutları dolmuş fırtına öncesinin
Sağnakları başlatıp çakan barikasısın.
Gönlümü yakıp yıkan o tufan gecesinin
Yüreğimin içine düşen saikasısın
İSTANBUL ŞEHRİ - 2
Bir zamanlar, İstanbul’da İstanbullular yaşardı.
Gerçek hanımefendiler, beyefendiler vardı.
Üstelik, gökyüzü mavi, deniz masmaviydi.
Birileri “İstanbul’un taşı toprağı altın” diye bir laf çıkardılar,
BİR MUHABBET DEMİ
Bir rüya mı, hayâl midir, gönlüm için bu ziyâfet
Yaşadığım bu mutluluk,yoksa gerçek bir ân mıdır?
Bu, sevdâya sadâkatin mükâfâtı bir şetâret,
Feleğin bir hediyesi, bergüzâr-ı devrân mıdır?
ŞÂİR
' Varsın seni ömrünce azabın kolu sarsın
Şâir! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın! ' Faruk Nafiz Çamlıbel
Ayrılık, hicran, gurbet... Hepsini şair yaşar
Şâd olmayı diledi,yıllar yılı bu yürek,
Yeşermeden kurudu oysa bu mâsum dilek...
Hasreti çekmek için, vuslat ümidi gerek,
İsyan ettikçe gönül, 'Sabır, sabır' diyerek
'Dil şâd olacak diye kaç yıl avuttu Felek
İKİ AŞKIM; İSTANBUL VE SEN
Açıp gönül bahçeni, güzelliğin ser bana,
O gülistan gönülden, bir demet gül der bana.
Sen, İstanbul’u seyret, ben, senin gözlerini,
Gözlerinin renginde bir İstanbul ver bana…
Hoşgörüsü ,pınarlar gibi akar şiirin duvağından ;uçar bir kızın sinesine konar ,bir oğlan gülümser göğsünde, göğün kuşağından rengarenk sevgiler diziliverir boynuna insanın, Ünal babacığımın dokunuşlarından.Sabah eğilir, suyun çehresinden öper, inci tanesi gibi yaşlar sıralanır gözlerinden güle mera ...
'Öyle bir sen ol ki içimde, içinde hep ben olayım.'.. (*)
Tek bir mısra, satırlara bedeldi. güçlü kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum Sayın Ünal bey
herkese göre bir şiir olmuş... :) :) :) :) :