'Gurbet oyunları' oynanır tiyatrolarda,
'Hasret' geçer güftelerde hep,
Kuşlar, ayrılıktan konuşur sabah akşam,
Trenler bir garip öter,
Çekilmez olur bu yerler;
Geceleri şeytan girerdi düşlerime,
Gündüzleri sen...
Gecelerimi sensizlik yer, bitirirdi,
Gündüzlerimi sen...
Susamak gibi, acıkmak gibi birşeydi seni özlemek,
Kavuşmamız da doyasıya olsun isterdim,
Ayrılığın elemi, yüreğimden gitmiyor,
Gönlümde, hasretinden başka ateş tütmüyor.
Geçti aylar, mevsimler, tükendi ümitlerim,
Figânım arşı sarmış; bir tek yâr işitmiyor.
...........'Bahar bitti, güz bitti... Artık bülbül ötmüyor
Gözlerinde okyanus diplerindeki yosunların yeşili,
Ve geceye dökülmüş kırmızı şaraptır saçların,
Karlı bir yamaç gibi bembeyaz sînede
İri iri açmış pembe kardelenler,
Rengârenk bakışlar, rengârenk gülüşler,
Ve daha neler neler...
Hani, şarkılar vardı, niyet tutardık,
Papatya falları bakardık
'Seviyor 'çıkınca sevinmek için,
Hatırla biraz...
Hani, umutlar vardı
Nasıl yaşlı bir çınarın kuru gövdesinde
Filîzi sürgünler çıkarsa bir anda,
Kocamış gönlümde de bir sevgi özlemi yeşerir her baharda.
Çatlamış topraklara yağan bereket yağmuru gibi gelince Nisanlar,
Önce bulanıp, sonra berraklaşan belleklerinde
En güzel anıları yeniden yaşar insanlar.
Körler karanlıktan etkilenmezmiş, bilirsin;
Alıştım sensizliğe, artık gidebilirsin!
'İstersen git' diyorum, hissetmem yokluğunu;
Gülüşün bende zaten, gözlerimde sakladım.
Gökyüzümde, yıldızlar dolusu gözlerin var,
Firakın, gönlümü yaktığı günler
Ben hasret üflerim, ney hüznü inler.
Derdimi ne kader, ne felek dinler,
Hüzün gönüldendir, neyde değildir...
Tükendim Yâ Rabbim, bâri sen acı,
Ne umutsuz bir arzu, ne büyük cesaretmiş
Gözlerini seyredip, derinlerine dalmak,
Kaybedip tüm renkleri, ne hoş bir esaretmiş
Gözlerinin içinde elâ düşlerde kalmak...
Bir kâğıttan kayıkla açıklara giderek
Bir tül perde dokudum gözlerime, kızıl saçlarından,
Gülüşlerini topladım hep, umut ağaçlarından.
Hani, yalanlar vardır, inanmak hoşumuza gider,
Kaç kez, kimlere anlatılmış masallar dinledim gözlerinden
O masallarda, zümrütlerle akiklerle bezenmiş ağaçlar vardı.
Hoşgörüsü ,pınarlar gibi akar şiirin duvağından ;uçar bir kızın sinesine konar ,bir oğlan gülümser göğsünde, göğün kuşağından rengarenk sevgiler diziliverir boynuna insanın, Ünal babacığımın dokunuşlarından.Sabah eğilir, suyun çehresinden öper, inci tanesi gibi yaşlar sıralanır gözlerinden güle mera ...
'Öyle bir sen ol ki içimde, içinde hep ben olayım.'.. (*)
Tek bir mısra, satırlara bedeldi. güçlü kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum Sayın Ünal bey
herkese göre bir şiir olmuş... :) :) :) :) :