YASLI BULUTLAR
(Sevdaların ortak kaderi)
Zıt elektrik yüklü, iki kızgın buluttuk,
Şimşek şimşek çaktık da, hep yağmuru unuttuk.
Ada vapuru gibi olurdu masam;
Bir yanda çiçekçi Madam Marika ve eşi Yorgo,
Karşımda meyhaneci Aleko,
Bir yanımda Balıkçı Hüseyin'le udu
Ve bir de sen vardın, masamın çiçeği gibi,
Yanıbaşımda oturur,
Bir deniz gönder bana gözlerinden;
Yüreğin kadar engin, sevgin kadar mavi;
Bir tutam da yakamoz serp üzerine bir gülüşünle,
Sonra yasla başını göğsüme,
Ay ışığı, mutluluğu tadarken saçlarında
Ben sessiz şiirler söyleyim sana; bir kadeh şarap tadında,
Az mı çırpındı gözlerim, gözlerinin içinde?
Az mı dolaştı ellerim köşe bucak, ellerini tutabilmek için?
Az mı yandı, kavruldu çıplak yüreklerimiz kızgın bir sevda güneşinde?
Ne türküler dinledik dağ rüzgârlarından,
Ne şiirler yazdık denizlerin üstüne sevdâ sevdâ,
-Denizler bitmeden-
60 YAŞ
60 Yaş; yüzümde derin çizgiler,
60 yaş, üstümde kara bir bulut
60 Yaş; gözümde sönmüş bir ışık,
60 yaş; binlerce körelmiş umut...
Yağmurlarla geldi bana hep bahar,
Çatlamış bir toprak bırakıp gitti.
Mutluluk yağdıran nice sağnaklar,
Gönlümü, hep kurak bırakıp gitti.
İlk sevgim, büyük aşk, son sevdam derken,
Bilmemem mümkün mü ki, ömrümdeki yerini,
Nasıl öderim senin hakkını, değerini?
Seni ilk gördüğümde, liseli küçük kızdın,
Taze açan bir çiçek, yeni doğmuş yıldızdın.
Elini ilk tutuşum, ilk öpüş, ilk kaçamak,
Elli yıl geçmiş ama, mümkün değil unutmak...
Boyacıköy sırtlarında, salaş bir kırkahvesinde, can çekişen bir sonbahar güneşi altında ve inceden esen bir Boğaziçi rüzgârı eşliğinde, topal bir
tahta masa üzerinde titreyip duran bir bardak çayla paylaştım sensizliği;
öyle zor gitti ki, bilsen...
Kâh yalnızlığımı hissedip karamsar düşlere daldım, kâh ürperiverdim üşümüşcesine...
Oysa, bu rüzgâr, sadece senin saçlarını uçuştururdu hafiften, beni hiç
üşütmezdi ve bu güneş, daha bir parlak ışırdı seninle beraberken.
-I-
Kara bulutlar sarmışken âfâkını
Bir kıvılcım düştü Anadolu'mun taa bağrına.
Dağlar, etrafına dizildi,
Yeşillikler, altına serildi (O) 'nun,
Yazılmamış şiirler...Her dizede sen varsın,
Söyleyemem kıyıp da, şu ihtiyar sesimle.
Ben içimden okurum, sen gönlünde duyarsın,
Rüzgârlarla yollarım sevdâlı nefesimle...
Her nihâvent şarkıda sanki seni dinlerim,
Hoşgörüsü ,pınarlar gibi akar şiirin duvağından ;uçar bir kızın sinesine konar ,bir oğlan gülümser göğsünde, göğün kuşağından rengarenk sevgiler diziliverir boynuna insanın, Ünal babacığımın dokunuşlarından.Sabah eğilir, suyun çehresinden öper, inci tanesi gibi yaşlar sıralanır gözlerinden güle mera ...
'Öyle bir sen ol ki içimde, içinde hep ben olayım.'.. (*)
Tek bir mısra, satırlara bedeldi. güçlü kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum Sayın Ünal bey
herkese göre bir şiir olmuş... :) :) :) :) :