Ben, bugün, güneşle mehtâbı beraber gördüm,
O yeşil gözlerde aah! ..Ben neler neler gördüm...
Her bûsesinde öldüğüm o gül dudaklarda,
Canıma bin can katan pembe handeler gördüm..
Kızıl bir gül, bülbülleri takmış da peşine,
Yürürdüm her akşam bu sahil boyunca,
Ellerin yoktu,ama ellerinin sıcaklığı hep ellerimde
Baktığım her yer gözlerinin renginde olurdu
Soluklarımda saçlarının kokusu,
Dudaklarımda dudaklarının tadı dururdu, gözyaşlarının tuzu dururdu...
Söylediğin bir şarkı yankılanıp kulağımda,körfezin sularına sinerdi,
Bu ilkbahar yüreğime elâ bir cemre düştü,
Nergisler açtı gönlümde, renk renk kelebekler üşüştü.
İstemem, bir mevsim gibi geçme ömrümden,
Gözlerinde gördüğüm, güneşten kalma bir gülüştü.
Doymuş bir kadın gibi uzanmışken sessiz ve durgun deniz
Her âşık bülbüldür, her sevgili gül,
Ateşten dudaklar; peymâneleri...
Ebedî hicranı tatmış da bülbül,
Figânı, andırır divâneleri...
Gül büker boynunu, bülbül lâl olur;
ŞAKRAK (Yeni Şekliyle)
Yürüyüşün 'köçekçe', duruşun hep işvekâr,
Gülüşün 'nihavent' tir, bakışların; 'hicazkâr'.
Vuslatın, sanki 'rast' tır, hasretin mahzun 'segâh',
Bembeyaz köpüklerinle dökül üzerime yücelerden, kar suyum,
Sen, susamışlığımsın sıcak yaz günlerimde,
Yanmışlığım, kavrulmuşluğumsun...
Sen, kabuk tutmamış yaralarısın yüreğimin
Uzat ellerini, okşa yumuşak yumuşak,
Evi eşkiya basmış, her odada biri var,
Beni de bir odaya kapatmışlar, dar mı dar...
Ben, bitkin yatıyordum, dayaktan canım çıkmış,
Açtım, güçsüz, bitkindim, artık kavgadan bıkmış...
Sen belirdin karşımda, yüzün güneş gibiydi,
Bana geldiğin zaman
Önce bahçemdeki çiçeklerin yüzü gülerdi,
Sonra kapının zili mutluluk şarkılarıyla çalardı
Ve ürkek adımlarla girerken içeri
Bir gülüşün vururdu yüzüne ışık gibi,
Kaldırıp başını uzatırdın dudaklarını
Bir duvar dibine çökmüş bir çocuk,
Çıplak ayaklarını kanatmış taşlar.
Gözleri iki siyah kocaman boncuk,
Akmadan kurumuş üstünde yaşlar.
Elinde bir küçük ekmek parçası,
Bir kiraz ağacı gibiydi gençlik,
Önce filizi sürgünler gibi umutlarla donanır
Ve sonra bembeyaz çiçeklerle gelinler gibi giyinip
Bütün ilkbaharlarda gerçek baharı yaşardı.
Ne sevdâlarla dolardı delikanlı gönlümüz,
Karpuz kabuğu düşmeden, kaçamak girilen denizler serinliğinde
Hoşgörüsü ,pınarlar gibi akar şiirin duvağından ;uçar bir kızın sinesine konar ,bir oğlan gülümser göğsünde, göğün kuşağından rengarenk sevgiler diziliverir boynuna insanın, Ünal babacığımın dokunuşlarından.Sabah eğilir, suyun çehresinden öper, inci tanesi gibi yaşlar sıralanır gözlerinden güle mera ...
'Öyle bir sen ol ki içimde, içinde hep ben olayım.'.. (*)
Tek bir mısra, satırlara bedeldi. güçlü kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum Sayın Ünal bey
herkese göre bir şiir olmuş... :) :) :) :) :