Yazılmamış bir şey yok aşka dair.İnsanoğlu seviyorum demiş bir kere.
Kerem’in Aslı’ya söylediği, Mecnun’un Leyla’ya anlatmak istediği hep aynı…
Ben çok geç kaldım bunu söylemeye…
Yaşanmamış bir şey yok aşka dair.Yar! diye kıyılan can, dökülen kan, aynı…Kaç yiğit gövdesi düşmüş yere, kim bilir kaç gelinlik kız, kesmiş bileklerini, bir ağacın gövdesine asmış umutlarını, yas tutmuş dönüşsüz gecelere…
Bir avuç ağlamaktı çocukluğum
Yarına ürkek telaşlar büyüttü zaman
Dizleri kanayan korkular taşıdım
Kırık bir sazın yitik sözünde kalan…
En zoru neydi biliyor musun?
Beni arıyorsan,önce kendini bulmalısın..
Aynalara bakıp durma boşuna..
Yanıltır yüzünde duran gülüş seni..
Duymak istiyorsan kalbinin sesini,
Yüreğime sormalısın....”
'On İkinci Mektup'
“Onların tek suçu, özgür yaşamaktı..Yaşatmak için öldüler.....
Bir kısmı zindanlarda çürüdü..Gidenler..İsimsiz gömüldüler....
Sorguladık kendimizi..Düşündük….
Biz bu toprakların ilk sürgünüydük..Onlar son Yurtseverdiler……
Anladık……..
Eskiden, diktatörlere destek veren Amerika ve Batı Avrupa,
Paraları “Hürriyet” ve “Demokrasi” diyerek aklıyordu..Şimdi ise hem “Demokrasi” diyor, hem de “İnsan hakları- İnanç özgürlüğü” diyor..Demekle kalmıyor, kendi eliyle iktidara getirmiş olduğu diktatörleri iktidardan devirmek üzere, “Demokratikleşmenin önündeki engellerin kaldırılması” ya da “ Demokrasiye geçiş misyonu” diyerek, “Ulusal orduların kimliğinin yok edilmesi, ve bağımsız devlet egemenliğini koruma kararlılığının kırılması, devlet merkezlerinin zayıflatılması” yoluna gidiyor…Bu işlem için NGO’ dan NGO’ ya..”Vakıftan vakıfa” yatırım yapıyor..
*NGO: Avrupa’da yerleşik, ve çoğu Birleşik Devletler tarafından parayla beslenen hükümet-dışı örgütler..
……………………………………………………………….
Bu zamanın insanına………………………..
Yurduma……………………………………
24 Ekim 1919/Kırşehir..
Söylemediğim her sözün
Ardında saklıdır çocuksu yüzün…
Kırık bir sazın
Ve kirli bir beyazın hüznünde…
'Yanılmaksa...
Sana yenilmeyi seçtim...
Pişman değilim...............'
Sorguysa aşk,
Saat 04:02
Çok şey söylenebilir aslında...Uzun cümleler kurulabilir mesela...Kısa ömürlü anlamları olan...İçimizde birikip sonra kaybolan nedir...Nedir ağzımızın tadına kaçıran...Bir şiir yazılabilir acılardan oluşan...Acıtan bir sese ansızın kulak verilebilir...Bir acı binlerce defa aynı şekilde sevilebilir..Ama yetmiyor...
Bir çoğumuzun başvurduğu can simidi gibidir yalan..Acil durumda kırınız panosu..Hepimiz yalandan nefret ettiğimizi söyleriz..Hepimiz bu eylemin çok çirkin bir şey olduğunu anlatırız birbirimize..Oysa şeytani bir cazibesi vardır yalanın..Bu cazibeye kapılmadan, yalan söylemenin verdiği muzafferiyetlerin hazzını yaşamadan kaçımız dosdoğru bir hayatın temsilcisi olarak kendimizi tanımlayabiliriz ki?
Yemek içmek hatta nefes alıp vermek kadar büyük bir ihtiyaçtır yalan.
İnsan ruhunun temel ihtiyaç maddelerinden biri.Doğru yer ve zamanda kullanıldığında ve akıllıca uygulandığında mutluluğun anahtarıdır.Yalan sizi
iyi bir kariyer sahibi yapar bazen, politikanın zirvesine taşır.Başınız belaya girdiğinde cezadan yırtmanın en doğru davranış biçimidir yalan söylemek.İyi bir koca, iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir sevgili olmak istiyorsanız, önce iyi bir yalancı olmayı öğrenmeniz gerekir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!