Sana dil uzanıyor ölüyorken çocuklar
Konuşmuyorum dikenli diller dururken
Gözümü çeviriyorum boş duvarlara
Sana savaş açıyorlar
Olsun ben yalnız kalayım
Bir dolunaydı gelip geçti sandım
Özümüz insan sözümüz nerde yanıldım
Övülesi yalnızlık
Odaları bizim değil
Sabahları kırmızı çaydanlık
Kahkaha atarken olurlar nar ağacı
Sonra ağlarlar sanırsın ki dar ağacı.
Sen de kalma bana yalnızlık reva
O siyah valiz elimde
Hayatımda bana uğrayan tek tren
Gelen tek vakit uçtu gitti
O trende gitti
Sonra geç kaldı hayatım
Cezalar alıyım
Kendime azap olayım
Kendimde yarım kalayım
Senden kaybolmasın
Giden ne varsa
Geceleyin saatte akrep düşerdi bir zamanlar
Sabaha karşı uyku olmazdı sokak lambaları gündüzüm
Koşarak gelip sığındığım limanım vardı
Eksik kaldım seni kaybettim
Derlenip toplanmaya başlamışım
Amansız bir keder diyemedim
Senin hiç omuzlarına dünya bindi mi?
Nisana gelmişim ilkbaharım
Nisanda ben yeni doğmuş bir kelebek
Sevinçli bir martı özlem duyan
Sarı sokak lambaları arasında
Yürüyorum koca şehirde
Kaldırımlar boş
Yolun tam ortasında ilerlemekteyim
Yüreğimdeki ayaza
Yağmur damlaları değmekte
Sensiz benim adım bile yok
Renkleri görebilecek gözüm bile yok
Bir avuç mutluluktan katsan kafi
Karşımdaki duvara bakacak yüzüm bile yok
Sensiz benim tadım bile yok
Affınıza sığınarak bu zamana kadar (1. agızdan izin alma fırsatımız olmadığı için bu konudaki tedirginliğimizi ve üzüntümüzüde belirterek) sosyal medyada şiirlerinizi paylaşmakta bulunduk.
Sizden bu konuda izin ve helallik talep ediyoruz.
Sevgi ve Saygılarımla