İnsan aynı anda güzel şeyleri de yaşayabiliyormuş
Unuttuğun sandığın ne varsa rüyanda birleşip
Bir çaydanlığın demliği kadar kalabilirlermiş
Ne acayip değil mi
Gündüzünde olmayanların gecende ne işi var
Bütün sızıntılar gece giriyor hüzün gibi efkar gibi
Köprüsü düştü gönlümün
Görenler oldu
Sezen tek bendim
Atlamak istedim her seferinde
Cümlelerin eşiğinde kaldım
Hapis olmuş sessizliğim
Kulaklarımda bitmeyen çığlık
Duvarlarda bir inilti
Acıtıyor beni bu koridorlar
İnsanlar sedyeler üstünde ölümü beklemekte
Hiç belli olmaz çıkıp geleceği
Bir bakarsın sabah gündüzün
Bir bakarsın ayın ışığında geceleyin
Baharın ortasında gelse
Aydınlık olsa rıhtımım
Küçük bir parça umut
Bir güvercin olmadıktan sonra
Demez mi insan bu sevinç ne
Büyüklerin hayalleri patlamış
Çocuklardaki kumbara ne
Sisi pusu közü kenti batsın
Güzelliğin dururken karşımda
Nasıl da boynu bükük olmaz sözlerin
Kırılan bir yazım
Nasıl sürgün veririm
Halim var sesim çıkmıyor benim
Budadıklarım bir türlü kurumadı
Odun olmadı bir türlü yanmadı
Bir köşede atılı
Tekrar kış geldi Mart hep kapıda kaldı.
Hani bir masal anlatsa
Kaybolmaz mıyım maviliğinin içinde
Merhem olmaz mıyım ellerindeki çatlaklara
Beynim ne çok yordum seni
Bir umarsızlığa
Bir vefasızlığa
Bir an olsun üşümüştüm sert rüzgârda
Biliyorum sende uzaklarda
Gökyüzü arasında gidiyorum
Yol kent nedir buralar bilmiyorum
Açım yalnızım
Sensizim kırgınım
En çok izlediğim ve onunla dertleştiğim
Gökyüzünü unutmuşum
Başımı kaldırım taşlarından bir türlü kaldıramadığımı farktettim
Canım gökyüzüm beni affet!
Ve deniz
Biliyorum seneler geçti sana uğramayalı
Affınıza sığınarak bu zamana kadar (1. agızdan izin alma fırsatımız olmadığı için bu konudaki tedirginliğimizi ve üzüntümüzüde belirterek) sosyal medyada şiirlerinizi paylaşmakta bulunduk.
Sizden bu konuda izin ve helallik talep ediyoruz.
Sevgi ve Saygılarımla