Amansız bir keder diyemedim
Senin hiç omuzlarına dünya bindi mi?
Nisana gelmişim ilkbaharım
Nisanda ben yeni doğmuş bir kelebek
Sevinçli bir martı özlem duyan
Sarı sokak lambaları arasında
Yürüyorum koca şehirde
Kaldırımlar boş
Yolun tam ortasında ilerlemekteyim
Yüreğimdeki ayaza
Yağmur damlaları değmekte
Sensiz benim adım bile yok
Renkleri görebilecek gözüm bile yok
Bir avuç mutluluktan katsan kafi
Karşımdaki duvara bakacak yüzüm bile yok
Sensiz benim tadım bile yok
Gözümün önüne sermişim katları sarayları
Sen yoksun neye yarar
Kara çaydanlığa demlemişim çayı
Bardağın boş kaldı
Sen yoksun neye yarar
Kuşlar gibi uçamadıktan sonra
Çocuklar gibi gülemedikten sonra
Sımsıkı sarılamadıktan sonra
Başını koyup ağlayamadıktan sonra
Aklını alacak cümleler olmadıktan sonra
Yakacağın bi cigaran olmadıktan sonra
Zorla nefes alır gibisin aldığın nefes bile kaburgalarına batıyor
Yüreğin yaralı kanıyor bir türlü kabuk tutmuyor
Hücrende zincirlisin
Bir zincirin bir de yaralı yüreğin başka neyin var
Zorla gün ışığımıza çekildi siyah perde
Elimde siyah bir valiz
Kaldırımlarda yürüyorum
Zamanı izliyorum
Geçiyor dizin dizin gözlerimin peşi sıra
Ah ne çabuk ilerledi
Siyah valiz
Kendimi bile göremediğim günlerim oldu
Yarınlara en çok benim umudum vardı kalmadı
Sığınak nedir bilmezken sığındım yaşamaya
Takatim kalmadı sizin yüzünüzden
Güneş gördükçe kuruyor ağaçlarım
Bulutlar rüzgara selam söyleyin
Çiçeklerimin saksısı düştü
Bedenler ruhsuz
Sokakların ruhu için ektiğim çiçeklerin saksısı..
Geri gelmesi mümkün olmayan
Kollanmayan
Geceleyin akla gelmeyen
Zoru imkansızlığı bırakıp aşmak
Yürekte çalınmayan bir keman
Ciğere vurmayan bir klarnet
Affınıza sığınarak bu zamana kadar (1. agızdan izin alma fırsatımız olmadığı için bu konudaki tedirginliğimizi ve üzüntümüzüde belirterek) sosyal medyada şiirlerinizi paylaşmakta bulunduk.
Sizden bu konuda izin ve helallik talep ediyoruz.
Sevgi ve Saygılarımla