Saymadım...
On yıl mı, onbeş mi..
Sahi kaç yıl oldu, görüşmeyeli?
Küsmüşsün aynalara ben görmeyeli..
Söyle canım, söyle bu kadar kötü mü dünya!
Her gece kelepçe vurulur ellerine güneşin
Sümbüllerim yorgun düşer baygınlıktan.
Ufukta ölü bir deniz
Mercan mağaralarında ninniler
Ve kanatlarında yel değirmeni eli
Özgürlüğün güleceği günü bekler.
Sana bir sır vereceğim yaklaş biraz.
Hani bizim Aysel vardı bilirsin, hep göze batan
Al yeleli atlarla yarışan, gergefine umut işlerdi hani.
İnanmamıştık, altından geçmiş üç gökkuşağının.
Sarılar giyinmişti yeşile çalan gözleri
Özleminden yaylalar düşerdi omuzlarıma.
Yanaklarında bıldırcın titremesi, kekik kokusu
Ve avuçlarımda uyuyan
Kar kuyusu
Eski bir yaz gecesinde,
Bir siz kalmıştınız,
Boyun bükmediğim.
Size de eğildi başım.
Size de yenildim hey dağlar, size de! ..........Suna Doğanay
yandım
Dağ deniz demedin, aştın da geldin.
Türk'ün beklediği ışık da sendin.
Ay-yıldıza gurur, şan şeref verdin.
On Kasım'da vurdun, kalpleri Ata'm.
Sözde değil, özdesin, sevgili Ata'm,
Dur karanlık!
Gölgelerde salın, salkım saçak.
Ovalar gelsin başucuma.
Güneşin okşadığı dağlar, çitler, yaylalar…
Çiçek olup yürüsün hayallerime bahar.
Sağımda leylak, solumda sümbül
Uyanır çocuk gönlüm
Der ki; uzat kollarını
Mor beyaz.
Bir yıldız doğar Andromedya'ya yakın.
Dallarında ufuklar uyur.
Sen misin süt beyazı ovasında yüzen,
Baharın erken müjdecisi.
Örtülü karların izlerinde gezinen,
Aradığım çıkış sen misin?
Nemli ağaçların diplerinde tünemiş,
Derinlere dalıyorum,
Saatte yüz kilometre.
Geçiyor hızla hayaller,
Süzülerek buğulu camların ardından.
Yalnız bir yıldız gülümsüyor tepelerden.
Maviye boyuyorum zifiri karanlıkta,
**********************************************
SUNA HANIM, DOSTLUĞUNDAN HAZ DUYDUĞUM ZARİF, DUYARLI BİR İNSAN. /
KENDİSİNE BAŞARI VE ESENLİK DİLERİM. / n.a./
**********************************************